7 Kasım 2020 Cumartesi

Sosyal medya bağımlılığında neler olur?

İnternetin günlük yaşamımıza girmesiyle her şey farklılaştı. Artık her türlü bilgiye ya da eğlenceye daha çabuk ulaşıyoruz. Özellikle akıllı telefonlar ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte bu durum ilginç bir hal aldı. Bununla birlikte hayatımıza sosyal medya girdi. Psikiyatri uzmanı Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney Konu Hakkında Bilgiler Verdi.

İnternetin günlük yaşamımıza girmesiyle her şey farklılaştı. Artık her türlü bilgiye ya da eğlenceye daha çabuk ulaşıyoruz. Özellikle akıllı telefonlar ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte bu durum ilginç bir hal aldı. Bununla birlikte hayatımıza sosyal medya girdi. Sosyal medya; bilgisayar veya akıllı telefon kullanan kişilerin, internet üzerinden oluşturabilecekleri her türlü yazılı, sesli ve görüntülü iletişimi ve paylaşımı sağlayan web siteleridir. Dünyada her 5 kişiden 2'si internet kullanırken ülkemizde her iki kişiden birisi internet kullanmaktadır. Gene dünyada her 3 kişiden birinin sosyal medya hesabi varken ülkemizde her iki kişiden birinin sosyal medya hesabı bulunmaktadır.

İlk olarak, 2006 yılında Facebook'la birlikte sosyal ağ gündemimizde girdi. En sık kullanılan sosyal ağlar; Facebook, Twitter, İnstagram, WhatsApp, Snapchat, Badoo, Foursquare, Youtube, Swarm, Periscope, Vine ve bunlara benzer sitelerdir. Bu sitelerin en önemli özelliği, akıllı telefon ve internetin olduğu her yerde ulaşılabilir olmasıdır.

Artık herkes bir haberci ve okuyucu oldu. Sosyal ağlar bundan sonra da hayatımızın bir parçası olarak devam edeceğini bilmeliyiz.
Tüm dünyada hemen hemen aynı zamanda popüler olan sosyal ağlar yeni sorunları da beraberinde getirdi.

Sosyal ağları ne sıklıkta kullanıyorsak problem olur, insani ilişkilerimizi etkiler mi, tehlikesi var mıdır?

Sosyal medya bağımlılığında neler olur?

- Günde bir saatten daha fazla zamanınızı sosyal medyada geçirme
- Sürekli sosyal medya sayfasını güncellemek ve kontrol etme
- Aşırı paylaşım yapma
- Sosyal medyayla ilgilenmekten dolayı aile ve arkadaş ilişkilerinde zedelenme
- İş veya okul performansında düşme
- Sosyal medyada geçirilen zamanı azaltmaya çalışmaya rağmen başaramama.
- Sosyal medyada arkadaş/takipçi sayısını artırmak için aşırı çabalama
- Sosyal medyayla ilgilenmekten dolayı uyku zamanında azalma
Sosyal medya bağımlılığı esasen tedavi açısından oldukça fazla güçlük içermektedir.

Artık günümüzde internet ve sosyal medya haberleşmenin, reklam ve haberdar olmanın kaynağı haline gelmiştir. Bununla birlikte akıllı telefonlarla ve internetin yaygın kullanımıyla birlikte daha fazla sosyal medyayla zaman geçiriyoruz. Sosyal medya bağımlılığının tedavisinde, sosyal medyadan tamamen uzak kalmak oldukça zordur.

Sosyal medya bağımlılığında öneriler:

-Kişi bunun bir sorun olduğunu fark etmeli. Bunun en kolay yolu gün içerisinde geçirdiği zamanı not etmektir.
- Sosyal medya bildirimlerinin sessiz moda alın.
- Telefonda ana ekranda sosyal medya bildirimlerinin görünürlüğünü kapatın.
- Gün içerisinde sosyal medyaya bakma zamanını belirleyin. Bu günde 30 dakikayı geçmemeli. Öğle 15 dakika, gece 15 dakika olabilir. Ve süre dolduğunda mutlaka kapatın.
- Birileriyle iletişimi yazılı olarak değil, sözel olarak yapın. Yani birisiyle konuşmanız gereken bir şey varsa telefon açın ya da yüz yüze görüşün.
- Spor, kitap okumak gibi beğeneceğiniz aktivitelere zaman ayırın.
- Arkadaş görüşmelerinizi sıklaştırın.
- Bunlara rağmen çözüm bulamadıysanız, Psikiyatrist ya da bir klinik psikologdan yardım alın.

8eeff44b1fdc45828ff13b9dca74e883

Aldatmak aşka ihanet midir?

Aile ve çift terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, aşkın derin, başka bir duyguyla kıyaslanmayan, kavuşulduğunda dahi doyumsuz bir duygu olduğunu belirterek, "Aldatma dürtüsü ile aşk arasında kıyaslanabilir bir bağ bulunmamaktadır. Aldatmanın birçok nedeni olduğu düşünüldüğünde aldatmanın aşka ihanet olduğunu söyleyemeyiz" dedi.

Aşkı bu kadar anlaşılamaz yapan nedir?

Uzman Psikolog Naciye Tokaç, konuyla ilgili yaptığı bilgilendirmede şöyle konuştu: "İnsanın varoluşundan bu güne devam eden hangi kutsal duygu vardır ki; hâla nasıl olduğu anlaşılamamış, hâla hakkında varsayımlar üretilmiş, en önemlisi de gerçekliği sorgulanmıştır. Belki de sadece aşk duygusu bu kutsallığı hak eder. Sadece aşk hakkında tartışmalar insan varolduğu sürece de devam edecek gibi görünüyor. Aşkı bu kadar anlaşılmaz yapan nedir? Gizliliği mi? Herkesin aşk duygusunu farklı tariflemesi mi? Bazılarına gerçek bir duygu olarak gelmemesi mi? Yoksa eşsizliği mi?

Aşk için söylenen birçok ifade onun anlaşılmasında yetersiz kalmakta; neredeyse insan sayısı kadar aşk tarifiyle karşılaşmaktayız. Çünkü aşk kişiye özgü yaşanan bir duygudur. Aşkı sadece kişinin beyninde gerçekleşen biyokimyasallara hapsettiğimiz takdirde, tüm sırlarını elinden almış oluruz."

Aşık olan kişiler birbirlerine karşı nasıl duygular hissederler?

Aşkın kadın ve erkek arasında gerçekleşen ve birbirine doğru akan bir duygu olduğunu anlatan Uzman Psikolog Naciye Tokaç, şunları söyledi: "Başkası için sıradan olan bir kişiyi aşık için en özel yapan o akımdır. Planlanarak ve istenilerek hissedilen bir duygu değildir. Gelip geçici ve istenildiğinde vazgeçilebilen bir duygu değildir. Aşık olan kişiler birbirine karşı hayranlık, istek, arzu ve cinsel çekim hisseder. Aynı zamanda hırs ve tutku aşkın parçalarıdır."

Aşk için bütünleşme isteğinin, bazen sevdiğinde kaybolma arzusunu doğurduğunu anlatan Tokaç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu yönüyle patolojik bir durum olarak adlandırıldığı çok olmuştur. Kişinin kendinden geçtiği, ötekinde varolmak istediği, sadece onun mutluluğuyla mutlu olduğu durum sizce de biraz tuhaf değil mi? Ama her şeye rağmen aşık olmaya devam etmek en güzeli. Ne var ki aşık olan kişilerin hepsi bu harika duyguyu yaşama fırsatı bulamadan ayrılmak zorunda kalabilir. Ancak bazı şanslı kişiler sonsuz aşklarını ömür boyu birlikte yaşama şansını yakalayabilir. Aşık için ayrılmak, bir ateş gibi yanmak, kimsenin onu anlamaması, yalnızlık içinde acı çekmektir."

Aşk bu kadar güçlü bir duygu iken nasıl ve neden üçüncü bir kişi hayatlara ortak alınır" diye soran Psikoterapist Tokaç, cevabını yine kendisi şöyle verdi:

"Aldatmanın aşk ile ilişkisi olmadığını söyleyebilirim. Aşık olan kişi bir diğerini göremez, sevemez, çekim hissedemez. Aldatmanın temelinde farklı birçok dürtü yatmaktadır. Öncelikle aldatma ile kişilik özellikleri arasında bağ olduğuna dair araştırmaların varlığını söyleyebilirim. Dışadönük, açık fikirli, yeniliklere açık, yenilik arayışında olan, dürtü kontrol sorunu olan kişiler ile içedönük, duygularını kolaylıkla açamayan, sosyal ilişkilerinde bağımlı kişilik özelliklerinin aldatmaya daha yatkın olduğu düşünülmektedir. Ancak insanın birçok farklı etkenin etkisinde olabileceği ve değişkenliği de unutulmamalıdır."

Uzman Psikolog Naciye Tokaç, daha sonra şunları söyledi; "Benlik saygısı; kısaca kişinin kendine verdiği önem, değer, atfettiği özellikler ve kendini sevmesi ne kadar yüksekse bir diğerine olan ihtiyacı azalacaktır. Benlik saygısı düşük bireylerde aldatma eğilimde diyebiliriz. Bu kişiler için beğenilmek, arzulanmak, takdir edilmek hoşa gidecektir çünkü bu kişilerin benlik saygıları yeterince yüksek değildir. Bir diğer özelliğin dıştan denetimli kişilerin de aldatmaya daha yatkın olabilecekleridir."

İçten denetimli kişilerin, yaptıklarını ve yapacaklarının sorumluluğunu alma bilincinde olduğunu anlatan Tokaç, şöyle konuştu: "İçten denetimli kişiler yönlendirilmeye daha yatkındır. Bu nedenle dışarıdan gelebilecek beğeni, sevilme ve hoşlanma bu kişileri aldatmaya yatkın kılacaktır. Çocukluk döneminde kurulan temel güven duygusu ve bağ diğerleri ile olan ilişkileri etkilemektedir. Yaşamın ilk yıllarında kurulan bu bağ yetişkinlikte diğerleri ile kurulan ilişkinin temellerini atmaktadır. Güvenli, kaygılı ve kaçıngan bağlanma stillerinden güvenli bağlanan bireyler, yetişkinlik yıllarında da sorumluluk alabilen, diğerine güven besleyebilen kişiler olacaklardır. Kaygılı bağlanan bireyler ikili ilişkilerde terk edilme, vazgeçilme kaygıları besleyeceğinden ikili ilişkide bağlanma sorunları yaşayabilirler.

Bu nedenle kaygılı bağlanan bireyler, sevilme, beğenilme duygusuna önem verecek ve aldatmaya yatkın olabilecektir. Sosyal hayattaki zorlanmalar da ikili ilişkilerde aşk ateşinin sönmesine neden olabilmekte. İş hayatı, aile veya sosyal hayatta zorlanmalara maruz kalan partnerler arasında tartışmalar gözlenmekte ve giderek aşkın ilk zamanlar gibi ortaya koyulamadığı görülmektedir. Bu gibi durumlarda kişi anlaşılmak isteyeceğinden, kendisini sorgulayan değil yanında olmasını arzulayan birisini istediğinden üçüncü kişinin ilişkiye eklemlenmesi daha kolaylaşacaktır."
Önemli bir noktanın çiftler arasındaki cinsel sorunlar olduğunu anlatan Tokaç, sözlerini şöyle tamamladı:

Cinsellik mutlaka konuşulmalı

"Cinsellik en az konuşulan, çiftler arasında da sorunların en az konuşulduğu alandır. Cinsel yaşamla ilgili uyumsuzluk, tatminsizlik eğer konuşularak halledilmezse kemikleşerek çözümsüz hale gelebiliyor. Cinsel sorunlarda kişiler terapiye bile oldukça geç başvurmaktadır. Cinselliğin doğal bir dürtü olduğu ve doyurulması gerektiği düşünüldüğünde; cinsel yaşamla ilgili sorunlar çözümlenmediği takdirde kişiler farklı arayışlar içerisine girebiliyor. Aşk derin, başka hiçbir duyguyla kıyaslanmayan, kavuşulduğunda dahi doyumsuz bir duygudur. Aldatma dürtüsü ile aşk arasında kıyaslanabilir bir bağ bulunmamaktadır. Aldatmanın farklı birçok nedeni olduğu düşünüldüğünde aldatmanın aşka ihanet olduğunu söyleyemeyiz."

e49c0cf386b14f38991ff8c3fdb90d69

Çocukların önünde tartışmanı?zı engelleyec?ek 4 yol!

Tartışmak ya da kavga etmek her beraberliğin bir parçasıdır ve kötü bir şey olarak algılanmak zorunda değildir.



Tartışmak ya da kavga etmek her beraberliğin bir parçasıdır ve kötü bir şey olarak algılanmak zorunda değildir.
Tartışmak ya da kavga etmek her beraberliğin bir parçasıdır ve kötü bir şey olarak algılanmak zorunda değildir. Fakat evli ve çocuklu bir çift olarak kavgalarınız çocuklarınızı etkiliyor, onların huzursuz ve güvensiz hissetmelerine neden oluyorsa, önlem almanın vakti geliyor demektir.
 
10'a kadar sayın
Bu biraz çocukça gelebilir. Hatta sizin çocuğunuza verdiğiniz tavsiyelerden biri olabilir. Ama inanın aynı şey. Sinirlendiğiniz zaman, hele de çocuklarınızın yanındaysanız cevap vermeden önce 10'a kadar sayın. Bu size düşüncelerini toparlamanız ve anında tepki vermeden mantıklı birşeyler söyleyip biraz sakinleşmeniz için yeterli süreyi sağlayabilir. Böylelikle gereksiz bir kavgayı önleyebilir veya çocuklar için erteleyebilirsiniz.
 
Bir şifre belirleyin
Eşinizle bir şifre belirleyin. Çocuklarınızın önünde sohbetinizin kontrolden çıktığını hissetmeye başladığınızda kullanın. Eşinizle, bu şifreyi kullandığınızda tartışmanın en azından çocuklar etrafta olmayıncaya kadar ertelenmesi üzerinde tam bir mutabakat yapın. Diyelim şifreniz "gözleme". Eşiniz yine kayınvalide konusunu açtı ve uzatmaya başladı. Kavga geliyor hissediyorsunuz. "Gözleme yiyelim yarın" deyip meseleyi erteleyin ve susun. Böylece çocuklar bir kez daha büyükannelerinin masaya yatırıldığına şahit olmasınlar
 
Uzaklaşın
Sıklıkla çocuklarımıza bile karmaşa olduğunda oradan uzak durmalarını başlarını belaya sokmamalarını tembihleriz. Siz de temel olarak aynısını yapın. Ortam ısınmaya başladığında hemen uzaklaşın. Başka bir odaya geçin ama fırtınayı beraberinizde sürüklemeyin. Eşiniz tekrar yanınıza gelirse çocukların olmadığı bir zaman ve yerde konuşmak istediğinizi açıklayın.
 
Tutarlı olun
Bir çözüm bulun ve o noktada ilerleyin. "Gözlemeeee" diye çığlıklar atmadan, uzaklaşın, 10'a kadar sayın. Tartışma veya kavga sırasında da tutarlı olun. Oradan oraya, konudan konuya sürüklenerek kendinizi ve eşinizi hırpalamayın. Çözüm odaklı davranın. Karşınızdaki insanla daha yıllar boyu birlikte olacağınızı bilerek davranın.
 
Eşinizle bu yöntemlerden biri üzerinde anlaşın ve kullanın. İşe yaramazsa bir diğerini ve bir diğerini deneyin. Bazen çocukların önünde de kavga edilebilir. Kavga etmek çocuklar için korkutucu olabilir. Okuldan bir arkadaşının ailesi boşanmış olabilir ve ondan bunların kavgalarla paralel geliştiğini anlamış olabilir.
 
Fakat çocukların önünde kavga etmek veya daha uygun bir terimle "tartışmak" her zaman onlara zarar verici olmak zorunda değildir. Eğer uygarca tartışabileceğiniz ve patlama yaratmayacak bir görüş ayrılığınız varsa bunu onların önünde de tartışabilirsiniz. Böylece onlar da bu tip durumlarda nasıl davranılması gerektiğini, görüş ayrılıklarını uygarca nasıl ifade edebileceklerini sizden görüp öğrenmiş olurlar.



24a1edf3d6504a05b9ab98814f85a96a

Hampshire’ın sessizliği

Levent Özçelik'in, Londra'ya bir saat uzaklıktaki Hampshire izlenimleri...



Levent Özçelik'in, Londra'ya bir saat uzaklıktaki Hampshire izlenimleri...
Daha birkaç gün önce izlediğim ve etkilendiğim "Philomena" filminden bir sahnedeyim sanki... Philomena, başrollerde Judi Dench ve Steve Coogan'ın oynadığı bir Stephen Frears filmi. İrlanda'nın küçük bir kasabasında çocuğunu arayan 50'li yaşlarında bir kadın ile ona yardımcı olan bir yazarın yolculuklarını anlatan dramatik bir hikâyeyi anlatıyor. Britanya'nın ıssız düzlüklerini, kırmızı tuğla binalarını görüyoruz arka planlarda.
 
Londra Heathrow Havalimanı'ndan çıkıp Londra'yı pas geçerek Hampshire'a gelmek üzereyiz.İngiltere'de bir geceyi Londra'ya bir saat uzaklıktakiHampshire'da geçirme fikrini kim ortaya attı bilmiyorum. Ama iyi ki önermiş. Uzun lastik çizmeleri ayağıma geçirip çayır çimende bata çıka yürüyeceğim ve sessizlik yine tüm seslerin üstünde olacak.
 
Alabildiğine uzanan düzlükleri geride bıraktık. Otoyoldan ayrıldık, tenha bir yolun üzerindeyiz. Sağlı sollu çiftlik evlerini, iri tüylü Britanya koyunlarını, atlarını izleyerek büyük bir kapıdan içeri giriyoruz. Kıvrılıp giden yolda dev bir tuğla bina var. Geceyi orada geçireceğiz.
 
Sessizliğin tam ortasındayım
 Geniş salondan içeri girip oda anahtarlarını alıyorum. Arka binada bulunan odama çantalarımı bırakıp hızla ayağıma uzun lastik çizmelerimi, üzerime su geçirmez montumu giyiyorum. Ardından kendimi o geniş çayırlara bırakıyorum. Britanya'da bu mevsimde hemen her gün yağmur yağdığından bazı yerlerde bata çıka yürüyerek ve küçük tepeleri aşarak manejlerin ardındaki gölün kıyısına geliyorum. Uzaklardan bir yerlerden ara sıra gelen ördek sesleri dışında sessizliğin tam ortasındayım. Öylece kalakalıyorum... Zira biraz evvel, her gün on binlerin geçip gittiği Heathrow Havaalanı'ndan çıkıp yüz binlerce aracın geçtiği otobanların üzerinden geçmişim. Sakince oturuyorum ıslak çimlerin üzerine... Sazlıkların arasından süzülerek gelen beyaz kuğu birkaç metre yakınıma yaklaşana kadar kıpırdamıyorum. Kuğunun ardından ördekler geliyor, yavaş yavaş gün batıyor, bense arsızca fotoğraf çekmeye devam ediyorum.
 
Sonra geriye yürümeye başlıyorum, çayır çimen patika... Birkaç saat olmuş otelden ayrılalı. Yine sessizlik tüm seslerin üstünde. Sessizliği, Şostakoviç'in 2 numaralı Jazz Suiti'ni çalarak bozuyorum. Önce nefesli sazlar geliyor, ardından yaylılar, sonra vurmalı çalgılar. Ve gece... Bir geceyi sonlandıracak en güzel şeylerden biri iyi bir şaraptır. Ardından Hampshire'ın sessiz serinliğinde uyku... Ertesi sabah yine dingin bir yürüyüş; sonra gerçeğe dönüş, otobanlar, kalabalıklar... Tekrar gelmek üzere Hampshire'a veda ediyorum.
 
Geçmişi 1086 yılına uzanan bina
Günümüzde Four Seasons Hotel'in bulunduğu bina, 1086'da inşa edilmiş. 1501'de İspanyol Prensesi Aragonlu Katherine ile onun gelecekte eşi olacak İngiliz Prensi VII. Henry o tarihte burada buluşmuşlar. VII. Henry evliliklerinden kısa bir süre sonra ölünce, kurallar gereği küçük kardeş VIII. Henry dul İspanyol prensesinin yeni eşi olmuş. Ve bir dönem burada yaşamışlar.
 
Malikâne zaman içinde önemini yitirmiş ve daha sonra Kral Edward tarafından 1547'de Southampton Kontu Wriothesley'ye verilmiş. 100 yıl aşkın bir süre boyunca Kont Wriothesley'ye ait olan malikâne daha sonra yıkılmış.
 
1728'de şu anda otelin 1. bloku olan ve adı "Georgian Manor House" olarak geçen malikâne, Ellis St. John tarafından tekrar inşa edilmiş. Binanın daha sonraki sahiplerinden Sir Paulet St. John, Jane Mildmay ile evlendikten sonra eşinin soyadını alan erkek olarak İngiliz tarihinde enteresan bir yere sahip.
 
1930'lu yıllarda malikâne tekrar kraliyete geçmiş. II. Dünya Savaşı sırasında Polonyalı ve Hollandalı pilotlara hizmet eden bina, Katolik kilisesine bağlı bir okul olarak da kullanılmış. 1981'de çıkan yangın binanın büyük bölümünü yok etmiş. Yangından yalnızca ana bina ve bahçedeki antik duvar kurtarılabilmiş. Daha sonra çeşitli kişiler tarafından el değiştiren malikâne, 2005 yılından bu yana Four Seasons Hotel olarak hizmet veriyor.
 
Minyatür bir doğa
Four Seasons Hotel Hampshire, şehir insanı için stres ve beton yığınlarından kaçmak ve kafa dinlemek için birebir. Özellikle Londra ve civarında yaşayan çocuklu aileler hafta sonlarını fırsat bilip yanlarında köpekleriyle geliyorlar otele. Otelde çocuk kulübü, oyun parkı, bisiklet parkurları dışında çocuk ve köpek bakıcıları da var. Burası kedi köpekleri, tavşanları, tavukları, "Highland Caddle" isimli sığırları ve daha pek çok farklı küçükbaş hayvanlarıyla minyatür bir doğa parkı. Bizler İstanbul'da oltamızı alıp Boğaz'da balık avlayabiliyoruz ama buna sahip olamayan Londra insanları sırf balık avlamak için bile buraya geliyor. Atıcılık, binicilik, balık tutma, şahin ve doğanlarla verilen eğitimler, botla kanal turları gibi doğayla iç içe pek çok deneyimi de bir arada yaşamak mümkün. Belki de İngiliz insanının genlerinden olsa gerek, at binmek onlar için bir tutku. Kadınlar en güzel elbiselerini, erkekler ise smokinlerini kuşanıp at yarışı izlemeye gidiyor. Four Seasons Hotel Hampshire'ın binicilik kulübünde çocuklar için Pony atlardan Fransız atlarına kadar farklı cins atlar, binicilik tutkusunu yaşamaya olanak tanıyor.
 
Levent Özçelik



a699246a0eeb42d996308a22401a50ef

5 Kasım 2020 Perşembe

Nişan bohçası içindekiler listesi

Evlilik hazırlıklarının ilk adımı olan nişan çiftlerin birbirine söz vermesiyle başlamaktadır. Oldukça heyecanlı ve bir o kadar da eğlenceli olan nişan bohçası hazırlama işlemi yıllardır ülkemizde gelenek olarak devam etmektedir. Nişan bohçasının içinde ne olduğunu bilmeyenler sizler için araştırıp bir araya getirmiş olduğumuz nişan bohçası içindekiler listesine göz atabilirsiniz.

Nişan bohçası içindekiler listesi çiftin ihtiyaçları doğrultusunda yapılmalıdır. Bir o kadar eğlenceli fakat hazırlaması biraz zahmetli olan nişan bohçasını hazırlarken sadece çiftlere hediyeler değil iki tarafında ailesine hediyeler konulmaktadır. Nişan bohçası iki tarafında birbirine hediye alması ve göndermesi işlemidir.

Çiftler birbirlerine söz verdikten sonra bir merasimle yüzükler takılır. Yüzükler takıldıktan sonra hazırlanan nişan bohçası aileler tarafından birbirlerine hediye edilir. Kız ve erkek tarafının birinci dereceden yakınlarına hediyeler hazırlanır. Aynı zamanda gelin ve damadın kişisel ihtiyaçları doğrultusunda detaylı bir nişan bohçamsı hazırlanır.

Nişan bohçaları seper, sandık, valiz şeklinde sunulabilmektedir. Sepet, sandık ve valiz şeklinde hazırlanan nişan bohçaları genellikle çiftlerin birbirleri için hazırlamış olduğu nişan bohçalarıdır. Ancak iki tarafında akrabalarına hazırlamış oldukları nişan bohçaları, saten ve dantelli bir kumaşla sunulmaktadır. Nişan bohçası genellikle göz doldurucu özelliklerle hazırlanmaktadır. Sandıklar bohçalar tüllere sarılarak boncuk ve taş detayları da eklenerek süslenmektedir.
Nişan bohçası içindekiler listesi kişilerin ihtiyaçları temel alınarak oluşturulmalıdır. Aksi takdirde bir işe yaramayacaktır. Gelin ve damadın ihtiyaçları nişan bohçası hazırlanırken göz önünde bulundurulmalıdır. Nişan bohçasının içine konulacaklar eşyalar gelin ve damadın fikri alınarak hazırlanmalıdır. Nişan bohçası içindekiler listesi hakkında fikir sahibi olmayanlar aşağıda vermiş olduğumuz listeye göz atabilirler.

İşte nişan bohçası içindekiler listesi

Gelinin nişan bohçası içinde olması gerekenler listesi

1- Gecelik takımları ( saten, penye ve pamuklu)
2- İç çamaşırları
3- Takı seti
4- Bindallı
5- Ayna ve tarak seti (kullanılabilir olanlardan tercih edilmelidir)
6- 1 çift ayakkabı ve terlik
7- Makyaj seti
8- Elbise
9- Parfüm, deodorant, duş jeli
10- Çoraplar
11- 1 adet çanta
12- Çeyiz sandığı
13- Saten bohça
14- Banyo lifi
15- Bornoz

Ek olarak koyabileceğiniz şeyler:

Dilerseniz gelinin kardeşlerine istediğiniz eşyalardan oluşan bir bohça hazırlayabilirsiniz. Gelinin anne ve babasına da yine dilediğiniz şekilde saten bir dantelli kumaş ile bohça sunabilirsiniz.

Damat nişan bohçasında olması gerekenler


1- Bir adet gömlek ve kravat
2- Takımına uygun çorap ve kemer
3- Damatlık
4- İç çamaşır takımları
5-Traş seti ( traş köpüğü, traş sonrası krem ve traş jeli)
6- Terlik
7- Parfüm
8-Deodorant
9- Çorap
10- Saat
11- Havlu
12- Ayakkabı
13- Cüzdan takımı
14- Takım elbise mendilleri

Ekleme yapabilecekleriniz:

dilerseniz damadın kardeşlerine, anne ve babasına gönlünüzden geçen eşyalarla hazırlamış olduğunuz birer bohça hazırlayabilirsiniz.

a7d2b24dc80549ffa65c8e8de9ba30af

Erkeklerde cinsellik ile ilgili doğru bilinen yanlışlar

Psikiyatrist/Psikoterapist Yrd.Doç.Dr. Rıdvan Üney, çoğu erkeğin cinselliği, ergenlik döneminde yaşıtlarıyla konuşarak öğrendiğini belirterek bu bilgilerinde yanlış içeriklerle dolu olduğunu kaydetti.

Erkeklerin mahremiyet içeren cinsellik konusunda eksik ve yanlış birçok bilgiye sahip olduğunu belirten Yrd.Doç.Dr. Rıdvan Üney, erkeklerin cinsellikle ilgili yanlış bildikleri 10 konuyu şöyle açıkladı:

1. Erkek, cinselliğe hayır dememelidir: Birçok erkek çevresindekilerin konuşmalarından etkilenerek, isteksiz olduğu dönemlerde dahi hayır diyemez. Oysaki kadının istemediği durumlar olabildiği gibi erkeğinde isteksiz olduğu dönemler olabilir. Doğal bir durumdur.

2. Her erkek, her kadına nasıl zevk vereceğini bilir: Erkekler, çevrelerinden edindikleri şişirilmiş cinsel bilgilerle partnerine sorma gereği bile duymaz. Cinsellik doğuştan bilinen bir konu değildir. Konuşulmalıdır.

3. Erkek cinsellikte mutlaka deneyimli olmalıdır: Birçok erkek, kadını karşısında cinsellik açısından daha bilgili olmak adına, kötü ortamlarda, sağlıksız rastgele ilişkiler yaşar. Hatta bu ilişkiler esnasında karşısındaki kişi onu aşağılayabilir. Bilinenin aksine; kadın ve erkeğin, cinselliği beraber keşfetmeleri daha keyif verir.

4. Erkekler cinsellikte birden fazla orgazm olabilirler: Birçok erkek çevresindeki konuşmalardan etkilenerek, bunun önemli bir güç olduğunu düşünmektedir. Oysaki erkek, orgazm olduktan sonra yeni bir ilişki için belli bir süre beklemek durumundadır. Bu süre bazen 24 saati bile bulabilir. Bu doğal bir durumdur.

5. Gebelikte cinsel istek azalır. Uzak durmalıyım: Kadınlarda gebelikte, cinsel istekte değişiklik olmaz. Sağlıklı bir gebelikte son dört haftaya kadar cinsel ilişki normal olarak yaşanabilir.

6. Cinsellikte bir kez sertleşme kaybı, cinselliğin bittiği anlamına gelir: Biliyoruz ki cinsellik, stresli ve olumsuz yaşam olaylarında etkilenir. Bu durumlarda, cinselliğin herhangi bir evresinde sorun çıkabilir. Çoğunlukla sorun geçicidir. Aşırı endişelenmeye gerek yoktur.

7. Eşle cinselliği konuşmak ayıptır: Birçok çift yaşamları boyunca cinsellik konusunda konuşmazlar. Oysaki cinsellikte; isteklerini ve istemediklerini belirtmek, daha doyumlu bir cinsel yaşantı için şarttır.

8. Cinsel organın büyüklüğü alınan zevki artırır: Cinsel doyumla, cinsel organın büyüklüğü arasında bir ilişki yoktur.

9. Uyumlu çiftler aynı anda orgazm olurlar: Aynı anda orgazm nadir gerçekleşir ve rastlantısaldır. Birçok kişi seyrettiği filmlerin etkisinde kalarak, bunun her zaman gerçekleşebilecek bir durummuş gibi algılaması büyük bir yanılgıdır.

10. Erkekler, kadınlardan çok daha çabuk orgazm olurlar: Doyumlu bir cinsellikte, bilinenin aksine kadınlar erkeklerden daha çabuk ve daha fazla sayıda orgazm yaşarlar.

96edb078c2744359b9ce09bd69ed6d84

İkinci el stres mağduru musunuz?

Başkalarının stresli halleri bizim modumuzu da kolaylıkla etkileyebilir. Bu ikinci el strese maruz kalmamak için neler yapmanız gerektiğini hiç düşündünüz mü?



Başkalarının stresli halleri bizim modumuzu da kolaylıkla etkileyebilir. Bu ikinci el strese maruz kalmamak için neler yapmanız gerektiğini hiç düşündünüz mü?
Ofiste telaşla koşturmak, kalemi masaya vurmak, karşıdaki insanın cümlesini onun yerine tamamlamak, sık sık nefes almak, telefonu sertçe kapatmak… İnsanlar stresli olduğunda böyle davranır. Daha kötüsü, bu stres bulaşıcıdır. Böyle insanların çevresinde bulunarak ikinci el stres yaşayabilirsiniz. İkinci el stres, başka bir insanın davranışının neden olduğu strestir.
 
Aile üyeleri, kesinlikle ikinci el strese karşı bağışıklık kazanmamıştır. Ebeveynler, sorumlulukları karşısında çok strese girebilir ve bunu diğer aile üyelerine yansıtabilir. Stresle başa çıkmak için duygularımızı anlatmak işin anahtarıdır. Ancak ikinci el stres iletişimi engeller. Sanki bu durumlar yeterince stresli değilmiş gibi, kendimizi stresli durumlardan korumak için de daha çok enerji harcarız. Gündelik hayatta yaşadığımız strese ilave olarak, gerginliğimizi eve taşır ve diğer aile üyelerini de strese sokarız.
 
Romantik ilişkiler de, ikinci el stresin etkisinde kalabilir. Eğer sevişmek istiyorsanız ancak partneriniz çok gerginse, bu durum aranızda soruna neden olabilir.
 
Endişeli ve telaşlı iş arkadaşları da, iş yerindeki ikinci el stresin mağduru olabilir. Eğer iş arkadaşlarınızdan birisi, ofiste terör estiriyorsa, bu durum sizi de strese sokar.
 
İkinci el strese neden olan insanlar, genellikle diğer insanlarda yarattıkları etkiden haberdar olmazlar. Pek çok insan, sözlü olmayan sinyaller konusunda beynin ne kadar duyarlı olduğunun farkına varmaz. Ses tonundaki değişiklik, burun kıvırma gibi hareketler stres yaratabilir. İlginç bir şekilde, ikinci el stres mağdurları da, stresi ilk elden yayanlar gibi, bir süre sonra stres kaynağı olabilir. Hepimiz strese farklı yollardan tepki veririz ve strese olan tepkimiz de farklı yollardan açığa çıkar.
 

 
İkinci el stresle başa çıkmanın yolları
 
1. Sınırları çizin ve sağlıklı alışkanlıklar edinin. İkinci el stresin etkilerini kısıtlamanın en iyi yolu, enerjinizi korumanızdır. Bunun için:
Saat başı, beş dakikada olsa mola verin

Beş dakika boyunca esneme hareketi ya da yürüyüş yapın

Mini meditasyon deneyin

Gününüze daha çok mizah katın

 
2. Stres yönetim yöntemi edinin. Nefes egzersizi olabilir ya da 'bunun benimle ilgisi yok, bu sadece o kişinin hissettiği baskı' gibi telkinlerde bulunun.
 
3. Doğrudan iletişim kurun. İlk başta çok zor ve yorucu gelse de, daha hızlı anlamanıza ve daha az stresli olmanızı sağlayacak. Örneğin, sinirle yazdığınız bir maili önce taslak olarak kaydedin ve göndermeden önce kendinize biraz daha zaman tanıyın.
 

 
4.Küçük sorunların canınızı sıkmasına izin vermeyin. Resmin geneline bakmak, küçük ve ilgisiz konuları saf dışı bırakmanızı sağlayabilir.
 
5.Olumlu olanı arttırın. Etrafınızda olumlu gördüğünüz konulara odaklanın. Her sabah, minnet duyduğunuz konuların bir listesini yapın böylece negatif konuların sizin üzerindeki etkisini azaltın.
 
6.İkinci el strese neden olmayın. Eğer çevremize verdiğimiz stres azalırsa, çevremizde daha az stresli insanlar olur.
 
7.Durun ve düşünün. Strese neden olan davranışlarınız size ve çevrenize zarar veriyorsa, o ortamdan uzak durun. Kalabalıklar, sıkışık trafik, uzun kuyruklar… Bunların hepsi stres kaynağıdır.



04b218a8f6ab4c21b6224956b24c9099