23 Aralık 2019 Pazartesi

İlk kez yalnız seyahat edeceklere yararlı ipuçları

Yalnız seyahate çıkmak sizi ürkütüyorsa bu yazımızdan cesaret alabilirsiniz.



Yalnız seyahate çıkmak sizi ürkütüyorsa bu yazımızdan cesaret alabilirsiniz.
Son dönemde seyahat etmek artık çok daha kolay. İster kalabalık bir grup olarak seyahat edin ister çift olarak... Yabancı bir ülkeye gidip yeni yerler keşfetmek için yanınızdaki herkesten güç alabilmeniz mümkün. Kimseye ihtiyaç duymadan tek başınıza seyahat etmek mümkün olsa güzel olmaz mıydı? Eğer seyahat etmeyi seviyor ve yanınıza arkadaş bulamıyorsanız bu yazımızda ihtiyacınız olan şeyleri bulabilirsiniz.
 
Konferans ya da değişim programı
Eğer ilk defa tek başınıza seyahat etmeye karar verdiyseniz yurt dışına çıkmak için bir konferans, değişim programı hatta Avrupa Gönüllülük Hizmeti gibi uygulamalardan yararlanmanızı tavsiye ederiz. Böylece yola yalnız çıksanız bile yolda daha kolay sosyalleşebilir ve tamamıyla yalnız kalmaktan kurtulmuş olursunuz.
 

 
Doğru rota
Seyahate çıkmadan önce yalnız gezginlere uygun rotaları tercih etmeniz bir sonraki geziniz için cesaretlendirici olacaktır. Seyahat rotanızı belirlerken dikkat etmeniz gereken 4 şey var: Güvenlik, kültür, vize ve diğer yalnız gezginlerin seyahat notları.
 
Bir kültür şoku yaşamamak adına kendi ülkenizden ya da ülkenizin kültürüne yakın yerlerden başlamanızı öneririz. Bunun yanında gittiğiniz ülkenin güvenli olup olmaması da çok önemli. Vize istemeyen ülkeleri tercih ederseniz stresli bürokratik işlemlerle uğraşmamış olursunuz ve geziniz başlarken keyfinizin kaçma ihtimalini de azaltmış olursunuz. Küçük bir bölge ile başlamanız da sizi daha sonraki gezileriniz için cesaretlendirecektir. Türk gezginler için Balkan ülkeleri bu saydığımız özellikleri karşılıyor diyebiliriz.
 
Kendinizi iyi hazırlayın
İşlerinizi son dakikaya bırakmayın. Tüm eşyalarınız en az bir gün önceden hazır olsun. Bunun yanında valizinizle beraber, kendinizi de psikolojik olarak bu geziye hazırlamanız gerekir. Hava durumu, kültürel normlar, konuşulan dil gibi o yöreye özgü şeylere hakim olmanız geziniz süresince hazırlıksız yakalanma ihtimalinizi oldukça düşürecektir. Gideceğiniz ülkenin diline dair birkaç kalıp öğrenirseniz işiniz kolaylaşacaktır.
 
Valiz hazırlarken mutlaka bir kontrol listesi hazırlayın ve sürekli gözden geçirin. İhtiyacınız olan şeyleri not alın. Çok büyük bir bavul ile gezmenizi tavsiye etmeyiz mümkün olduğunca minimal düşünün. Ama her mevsime uygun birkaç parça elinizin altında bulunsun.
 

 
Yakınlarınızla haberleşin
Gezi sırasında geride bıraktığınız ailenizi mutlaka güncelleyin. Nerede olduğunuzu, neler yaptığınızı paylaşın. Böylece sizin için yersiz endişelere kapılmazlar.
 
Sağlığınıza dikkat edin
Geziniz süresince hasta olamamak için ekstra çaba gösterin. Yalnız olduğunuz için küçük bir hastalık bile modunuzu düşürebilir ve ilk yalnız seyahat tecrübeniz olumsuz sonuçlanabilir. Bu nedenle mevsime uygun giyinin, yediklerinize dikkat edin. Sırf ucuz olsun diye güvenilmez yerlerde yemek yemeyin ki seyahatinizin büyük bir kısmını otel odasında ne zaman tuvalete gideceğinizi tahmin edemeden geçirmeyesiniz.
 
Gezinizi iyi planlayın
Çok katı bir gezi planı hazırlamanızdan bahsetmiyoruz fakat gideceğiniz yerleri, kalacağınız yerleri ve havaalanı toplu taşıma duraklarını gitmeden birkaç gün önce haritadan inceleyin. Gerekirse işaretleyin ki kaybolma riskiniz en aza insin.
 
 



6497c4cd1f274996a02718f441b67d26

Prabal Gurung 2019-20 Sonbahar/Kış

Prabal Gurung 2019-20 Sonbahar/Kış defilesi New York Moda Haftası kapsamında gerçekleşti. İşte defileden sizin için seçtiklerimiz...


























f39e5772c6954ffe96426731dcc2f11e

19 Aralık 2019 Perşembe

Menopozda vücutta meydana gelen inanılmaz değişimler

Dünya genelinde 45-55 yaş arasında olduğu belirtilen menopoz yaşı, Türkiye'de ortalama 46-48 olarak ifade ediliyor. Peki kadınların kaçınılmaz sonu menopoz vücutta nasıl bir etki yaratır? Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Betül Atakan, menopoz dönemi ile ilgili bilgiler verdi

Menopoz dönemi ne demek?

Menopoz tıpkı bebeklik, ergenlik, cinsel olgunluk gibi hayatın bir dönemidir. Menopoz döneminde yumurtalıklardaki (overler) folikül miktarı azalır ve buna bağlı olarak östrojen üretimi azalır. Zamanla östrojen üretimi kesilir ve yumurtalıklar küçülür. Buna bağlı olarak adet döngüsü kesilir ve üreme yeteneği kaybolur. Menopoz sözcüğü Yunanca mens (ay) ve pause (durmak) sözcüklerinden türemiştir. Dünya Sağlık Örgütü, menopozu yumurtalıkların aktivitelerini kaybetmeleri sonucu adet döngüsünün kalıcı olarak kesilmesi olarak tanımlıyor. Menopoz yaşı dünya genelinde 45-55 yaştır. Yapılan çalışmalar Türkiye'de ortalama menopoz yaşının 46-48 olduğunu gösteriyor.

Menopoz 3 döneme ayrılır

Premenopoz: İlk belirtilerin görüldüğü dönemden menopoza kadar geçen süreyi kapsar. Yumurtalıklarda folikül aktivitesi yavaşlar. Adetler düzensizleşir. Bu süreç birkaç ay ya da yıl sürebilir. Menopoz: En son adet kanamasının görülmesidir. Postmenopoz: Menopozdan yaşlılık dönemine kadar süren 6-8 yıllık süreyi kapsar. Bir kadının postmenopoz olabilmesi için 12 aydır adet görmüyor olması gerekir.

Premenopozal dönemde hangi rahatsızlıklar görülür?

Adet düzensizlikleri,yumurtlamada azalmaateş basmaları, aşırı terleme, depresif ruh hali, uyuyamama, gerginlik, sinirlilik, iştah artışı, konsantrasyon güçlüğü, yüzde kızarma, nabızda artış, baş ağrısı, baş dönmesi, sıcak basması, öz güven azlığı,unutkanlık, dikkatsizlik, yorgunluk, cinsel istekte azalma.

Menopoz sonrası görülen belirtiler nelerdir?

Premenopozda görülen belirtiler devam eder. Uzun süreli östrojen azlığı sonrası genital organlarda atrofi yani küçülme görülür. Rahim, vajina ve vulva ve üretrada küçülme olur. Buna bağlı olarak sık idrara çıkma, kabızlık, vulvada kaşıntı, ağrılı cinsel birliktelik, rahim sarkması, idrar kaçırma, idrar kesesinde sarkma, makatta sarkma olabilir. Deride, saç köklerinde ve ter bezlerinde östrojen reseptörleri vardır. Menopoz sonrası buna bağlı değişiklikler ortaya çıkar. Deri incelir, kolajen miktarı azalır. Saç ve kıl miktarı azalır. Cilt kurur, esnekliğini kaybeder ve yara iyileşmesi gecikir. Çene, dudak ve göğüste kalın tüyler çıkabilir. Koltuk altı ve genital bölgede kıl miktarı azalır.

Menopoz döneminde ağız kuruluğu, ağızda kötü tat ve diş eti hastalıkları olabilir. Kabızlık ve basur sık görülür. Reflü ve safra taşına da sık rastlanır. Kadınlarda kalp hastalıklarına yakalanma riski menopozla birlikte artar. Östrojen koroner kalp hastalıkları riskini azaltan bir hormonken menopozla birlikte östrojen azalmasıyla koroner kalp hastalıkları riski artar. Menopozla birlikte kolesterol artar. Yüksek tansiyon ortaya çıkabilir. Damar sertliği görülür.


Menopozla görülen diğer bir önemli problem osteoporozdur. Osteoporoz, kemik mineral yoğunluğunun azalması sonucu kırıklara davetiye çıkarır. Menopozlu kadınlar her yıl kemik kitlelerinin yüzde 3-4'ünü kaybederler. Menopoz sonrası kadınlarda metabolik hız yavaşlar, kilo artışı görülür. Cinsel isteksizlik baş gösterir.


Menopozda beslenme nasıl olmalı?

Östrojen yetmezliğine bağlı olarak metabolizma hızı yavaşlar ve hızlı kilo alımı başlar. Osteoporozdan korunmak için günlük 1500 mg kalsiyum alınmalı. E vitamini sıcak basmalarını ve halsizliği önleyebilir. D vitamini normal düzeyde tutulmalı. Tuz alımı kısıtlanmalı. Menopoz döneminde düzenli egzersiz yapılması önemli.

Menopozda yapılması gerekenler

Menopoz döneminde sık görülen sıcak basmalarına karşı hafif ve kat kat giymek gerekir. Böylece sıcak basması durumunda kıyafet azaltılabilir. Baharat ve kafeini azaltmak, sigara ve alkolden uzak durmak faydalı. Osteoporozdan korunmak için günlük kalsiyum alımına dikkat etmek ve düzenli egzersiz yapmak önemli. Hekiminiz uygun görürse hormon replasman tedavisi uygulayabilir.

414eb1ec55ea4d6f8ddab31061c676b5

Kadınlarda görülen sık idrara çıkma ve halsizlik neyin belirtisi?

İdrar yolunun herhangi bir bölümüne yerleşen bakteriler, idrar yolu enfeksiyonuna neden oluyor. Kadınlarda üretranın vajina ve anüs gibi bakterilerin bulunduğu bölgeye yakın olması nedenleriyle kadınlarda daha sık görülen bu enfeksiyon eğer tedavi edilmezse böbrek iltihabına yol açabiliyor!

İdrar yolu enfeksiyonunun mesanede başladığını ve daha sonra bakterilerin üreterler aracılığı ile böbreğe ulaşarak böbrek iltihabına ve ciddi enfeksiyonlara neden olabildiğini söyleyen İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç.Dr. Enes Murat Atasoyu, "Böbrek iltihapları ateş, titreme, sık sık idrara çıkma, bulantı, kusma, sağ veya sol yan ağrısı, kanlı veya bulanık idrar, halsizlik ve yorgunluk ile kendisini gösterir" dedi.


Hamile kadınlarda risk daha yüksek

Gebe kadınlarda büyüyen rahmin üreterler üzerine baskı yapması sonucu idrar akımını yavaşlatması nedeni ile mesane ve böbrek iltihabı gelişme riskinin oldukça yüksek olduğunu belirten Atasoyu, "Ayrıca prostat büyümesi nedeni ile idrar akımının yavaşlaması halinde, mesane fonksiyonlarının bozulması sonucu idrarın tam boşaltılamaması ve mesanede birikmesi durumlarında, üretra darlığı ve mesanedeki idrarın böbreklere doğru geri kaçışının olduğu hastalık hallerinde böbrek iltihabı gelişme riski yüksektir" şeklinde konuştu.

Mesane tam boşaltılmalı

Böbrek iltihabı tanısının idrar tahlili ile konduğunu söyleyen Doç.Dr. Enes Murat Atasoyu, "Gerekirse ek olarak görüntüleme tetkikleri yapılabilir" dedi. Doç.Dr. Atasoyu, bakteriyel enfeksiyonlarda hastalığın tedavisi için uygun antibiyotik ilaçların kullanılması gerektiğini belirterek, "Eğer üriner sistemde yapısal bir bozukluk varsa bunlara dönük tedavilerin de yapılması uygun olur.

Ayrıca bol su içmek, istirahat etmek, mesanenin tam boşalmasını sağlamak için çömelmek yerine oturarak idrar yapmak enfeksiyonun iyileşmesine katkı sağlar" açıklamasında bulundu.


Böbrek enfeksiyonundan korunmak için...

Böbrek enfeksiyonlarından korunmak için önerilerde bulunan Doç.Dr. Enes Murat Atasoyu, "Bol su tüketilmesi, yüzmek için girilen havuz ve deniz suyunun temiz olduğundan emin olmak, genital ve anal bölge temizliğine dikkat etmek, kadınların taharetlenme esnasında önden arkaya doğru temizlik yapması, cinsel ilişki sonrasında idrar yapmak, bakterilerin çoğalmasını kolaylaştırabileceği için sperm öldürücü özelliğe sahip kondom veya vajinal diyaframların kullanılmaması, gereken sıklıkta banyo yaparak beden temizliğine dikkat edilmesi önemli" dedi.

279556e7a0a945b8b2e1166b7f7f8179

15 Aralık 2019 Pazar

On dört milyon erkeğin korkulu rüyası

Prof. Dr. Can Öbek, Dünyada ve ülkemizde milyonlarca erkeği ilgilendiren prostat kanseri konusunda farkındalığa dikkat çekiyor!

Üroloji ve Üroonkoloji Uzmanı Prof. Dr. Can Öbek, Türkiye'de 40 yaş üstü erkeklerin tümünü ilgilendiren en önemli konulardan bir tanesinin prostat kanseri olması gerektiğine dikkat çekerken, dünyada ve ülkemizdeki bu alandaki rakamsal verileri değerlendiriyor.

Erkeklerde üreme sisteminin bir parçası olan prostat bir salgı bezidir; meninin içeriğine katkıda bulunur ve dölleme kapasitesini artırmaya yarar. Genç yaşlarda sorun yaratmayan prostat, 40 yaşından sonra hacim olarak büyümeye başlar. Bu "iyi huylu büyüme" idrar yaparken şikayetlere sebep olabilir. Prostat hücrelerinden bazılarının normalden saparak kontrolsüz büyüme durumu ise prostat kanseri dediğimiz hastalığın ortaya çıkmasına yol açar. Ülkemizde, iyi huylu prostat büyümesine bağlı şikayet ve belirtilerin görüldüğü erkek nüfusu 6 milyona yakın. ABD'de bu rakam, 30-79 yaş arası yaklaşık 15 milyon iken; Avrupa'da ise 35 milyon erkek bulunur.

Sağlık Bakanlığı'nın Türkiye'deki kanser istatistiklerini incelediği raporuna göre ülkemizde 40 yaş üstü erkeklerin nüfusu 14 milyona yakındır. Dikkat edilmesi gereken yaş olan 45'in üzerindeki erkeklerin sayısı 11 milyonu geçerken, kritik yaş 50'nin üzerindeki erkek nüfusu ise 9 milyona yaklaşır. Yine bakanlığın verilerine göre ülkemizde prostat kanseri erkeklerde görülen kanser türleri arasında ikinci sırada yer alır.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada yaklaşık 1,1 milyon kişi prostat kanseri tanısı alırken Prof. Dr. Öbek, Türkiye'de net bir sayının bulunmadığına dikkat çekti. "Araştırmalara göre her 6 ila 9 erkekten biri, ömrü boyunca prostat kanserine yakalanıyor, ülkemizde ise oran olarak her 12 erkekten birisi prostat kanseri oluyor" diye sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Öbek prostat kanseri konusunda sözlerine şunları ekledi:

"Erkeklere, en geç 50 yaştan itibaren, ama daha garantici olmak için 40 yaştan itibaren prostat kanseri erken tanısı konusunda test ve muayenelerini yaptırmalarını öneriyoruz. Ailesinde prostat kanseri tanısı konmuş yakını olan erkeklerin ise bu testlere mutlaka 40 yaşından itibaren başlamaları, erken tanı ve gerekirse zamanında tedavi açısından çok yararlı olur."
Prof. Dr. Öbek ayrıca, "bir ailede baba veya erkek kardeşte prostat kanseri hastalığı varsa aynı ailedeki erkeklerde daha sonraları gelen kuşaklarda prostat kanserine yakalanma riski normal topluma göre 3 kat artabiliyor; aynı ailede birden fazla erkekte bu kanser varsa risk olasılığının daha da artabileceğine" değindi.

Son olarak Prof. Dr. Öbek ülkemizde bu alandaki verilerin güncel olmadığını ifade etti. Fakat Üroonkoloji Derneği tarafından gerçekleştirilen Türkiye'deki prostat kanseri sıklığı çalışması verilerinin, ülkemizde bu hastalığın istikrarlı olarak artış gösterdiğini ve Avrupa ülkelerinden daha seyrek, Asya ülkelerinden ise daha yüksek oranda saptandığı gerçeğini ortaya koyduğunu belirtti.

Sizin İçin SeçtiklerimizVikings: Free Online GameBu oyun can sıkıntısını sonsuza kadar bitiriyor!Vikings: Free Online GameDesert Order (Strateji Oyunu)Bir uçak seç ve bu Oyunu 2 Dakika oynaDesert Order (Strateji Oyunu)ABD Göç HizmetleriYeni hayatınızı Amerika'da başlatın!ABD Göç HizmetleriTaboola'danTaboola'dan d871ca0ebfc44481b93edbd84bfcee13

Çocuklarda bakla zehirlenmesine dikkat

Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Birol Baytan, özellikle çocuklarda bakla tüketimine karşı aileleri uyardı.

Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Birol Baytan, baharın gelmesiyle sofralara girmeye başlayan baklanın bazı çocuklar için oldukça riskli bir bitki olduğunu söyledi.Prof. Dr. Baytan, "Alyuvarların bütünlüğü için gerekli bir enzim olan glikoz 6-fosfat dehidrogenaz, eksikliğinin görüldüğü hastalarda, bakla alımı derin anemiye (kansızlığa) neden olabilmektedir. Bu enzim eksikliğine sahip çocuklar özellikle bakla tüketmemelidir" dedi.


Genetik faktörler nedeniyle glukoz 6 fosfat dehidrogenaz (G6PD) enzim eksikliği bulunan çocukların bakla yemesini önermeyen Prof. Dr. Baytan, "Alyuvarların bütünlüğü için gerekli bir enzim olan G6PD eksikliği bulunan hastaların bir kısmında bakla alımı derin anemiyle sonuçlanabilir.


Genellikle erkek çocuklarda görülen bu duruma 'favizm' (bakla zehirlemesi) adı verilir. G6PD enzim eksikliği genelde genetik faktörlere bağlı olarak Akdeniz ülkeleri, Afrika ve Çin yoğunluklu olmak üzere, tüm ırklarda görülmektedir.Türkiye genelinde bu oran  yüzde 0,5, Çukurova bölgesinde ise yüzde 8,2 değerlerinde görülmektedir. Bakla tüketiminden 2-24 saat sonra baş ağrısı, bulantı, sırt ağrısı, titremeler ve ateşle başlayıp idrarda kırmızılık ve sarılıkla devam eden şiddetli anemi gözlenebilir'' diye konuştu.


Bakla zehirlenmesi

Enzim eksikliğinin dünyada yaklaşık 400 milyon kişide görüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Baytan, "Enzimler hücre içerisinde meydana gelen binlerce tepkimenin düzenleyicisidir.Glikoz-6-fosfat dehidrogenaz enzimi, kırmızı kan hücrelerinde bulunan önemli bir enzimdir. Bu enzim kan hücrelerini bir çeşit hücre paslanması, hücre hasarı olarak nitelendirilen ve yaşlanma ölüm sürecini hızlandıran oksidasyon reaksiyonlarından korur.

Kişinin vücudu bazı maddelerle karşılaştığında 2 saat ile 96 saat arasında kan hücrelerinin aşırı yıkımı gerçekleşebilmektedir. Bu yıkımın sonucunda kansızlık ve sarılık görülebilir.Bazen bu kansızlık çok ağır olabilir ve gerekli tedaviler uygulanıp, kan verilmez ise ölümcül sonuçlara varabilmektedir.G6PD enzim eksikliği Türkiye genelinde yüzde 0,5, Çukurova bölgesinde ise yüzde 8,2 oranında görülmektedir" ifadelerini kullandı.


"Yetişkinler için son derece faydalı"

Vitamin ve protein açısından baklanın çok faydalı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Birol Baytan, "Bakla, baklagiller familyasından gelen bir bitkidir. Vitamin ve protein açısından çok zengin olan baklalar tazeyken de kuruyken de vitamin ve minerallerini korumaktadır.Bakla içerisinde B1, B2, B6 ve K vitaminleri bulundurmakla birlikte magnezyum, demir, kalsiyum ve potasyum açısından da oldukça zengindir. Özellikle ilkbaharda sofraların vazgeçilmezidir.Yetişkinler için de son derece faydalıdır" diye konuştu.

d84ec09257eb4073a69fba928f8391d4

Testis kanseri belirtileri

Testis kanserinden hayatını kaybedenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Pek çok erkek testislerindeki farkı anlamıyor veya görmeyi reddediyor fakat bütün kanser türlerinde olduğu gibi erken teşhis hayat kurtarıyor.

Testislerinizi ve daha da kötüsü hayatınızı testis kanserine kaybetmek istemiyorsanız testislerinizi düzenli olarak kontrol etmeniz gerekiyor. Testis kanseri konusunda endişelenmek için ileri yaşları beklemeyin çünkü testis kanseri yaş gözetmiyor. Ne kadar erken fark ederseniz, o kadar kolay tedavi ediliyor.

Testis kanserinde hayatınızı kurtarmak sadece birkaç saniyenizi alacak

Peki testis kanseri nasıl belli olur? Testis kanserinden ne zaman şüphelenmeliyiz? İşte testis kanserinin başlıca belirtileri:

Testislerde yumru veya şişlik

Testis kanserinin en yaygın görülen semptomu bu. Yumru bir bezelye kadar olabilir ancak genellikle daha büyüktür.

İki testis birbirinden farklı olabilir. Elinizle ikisini de nazikçe yoklamanız gerekiyor.

Herhangi bir yumruya rastlarsanız paniklemeyin. Bu yumrulardan sadece %4'ü kanserli ancak %4'lük dilime girme ihtimalinizi de göz ardı etmeyip acilen doktora gitmeniz gerekiyor.

Ağır bir testis torbası

Bir testisin diğerinden biraz büyük olması veya bir tarafının aşağı sallanıyor olması normaldir. Fakat boyutunda veya ağırlığında gözle görülür bir değişiklik varsa bir problem olabilir. Doktora görünmenizde fayda var.

Testislerde veya testis torbasında keskin bir ağrı

Testis kanseri genellikle ağrılı değildir ancak testislerde keskin ağrı beş hastadan birinde görülüyor.

Testis şeklinde veya dokusunda değişiklik

Testislerinizin renginde, şeklinde, dokusunda herhangi bir değişiklik olup olmadığını anlamak için mutlaka bakmanız ve dokunmanız gerekiyor.

Kanser lenf bezelerine veya vücudun diğer bölümlerine yayıldıysa:

-Bel ağrısı
-Karnın alt kısmında hafif bir ağrı
-Köprücük kemiğinde veya boyunda yumrular
-Yutma güçlüğü
-Göğüs şişliği

Kanser ciğerlere yayıldıysa:

-Öksürük
-Nefes alma güçlüğü

Kanserin ürettiği hormonlar sebebiyle:

-Hassas veya şiş memeler

PembeNar Özel

Sizin İçin SeçtiklerimizVikings: Free Online GameBu oyunu 1 dakika oyna ve neden herkesin bu oyunun bagimlisi oldugunu gorVikings: Free Online GameBurgan BankGünlük %11,50 Faiz İle Vade Beklemeden Kazanç Dönemi BaşladıBurgan BankVodafoneKısa Süre için 7 GB 29 TLVodafoneTaboola'danTaboola'dan 0dc841512ae24a01927c420899ff83fb

Yumurtalık kanseri riskini azaltan en önemli öneriler

Kadın Hastalıkları ve Doğum, Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mete Güngör, ailesinde yumurtalık kanseri olan kişilerde riskin arttığını belirtirken, özellikle karın ağrısı, karında şişlik, gaz ve kabızlık gibi şikâyetlere dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. Prof. Dr. Mete Güngör 8 Mayıs Dünya Yumurtalık Kanseri Günü kapsamında yaptığı açıklamada; yumurtalık kanseri riskini azaltan en önemli, etkenleri anlatarak, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Aile hikâyesinin bilinmesi

Yumurtalık kanserlerinin yüzde 10-15'i genetik geçişle ortaya çıkıyor. Bu nedenle ailesinde yumurtalık kanseri ve meme kanseri olan bireylerin bilinmesi ve farkındalık çok önemli. Sağlıklı diyet Doğru ve sağlıklı beslenme bütün kanserlerde olduğu gibi yumurtalık kanserlerinde de çok önemli. Size kilo aldırma ihtimali olan yağlı besinlerden, aşırı kırmızı et ve işlenmiş et ürünlerinden uzak durun. Yapılan çalışmalar özellikle düşük yağlı diyet, taze meyve tüketimi, zencefil, domates suyu, yeşil çay, biberlerin bitki türleri, kuruyemişler, marul ve keten tohumu tüketilmesinin yumurtalık kanseri riskini çeşitli oranlarda azalttığını gösteriyor.

Düzenli egzersiz

Vücudumuzdaki yağ oranı ile kanser arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Yağ dokusundan salınan fazla miktardaki östrojen yumurtalık kanseri riskini artırıyor. Bu nedenle yapacağınız egzersizler ve spor ile kilolarınızdan kurtulabilirsiniz. Yağ oranınız düşeceği için kanser riskiniz de azalacaktır.Rutin kontrollerYaş ilerledikçe yumurtalık kanseri görülme oranı artıyor. En sık 63 yaşında görülüyor. Bu nedenle rutin kontrolleri ihmal etmemek çok önemli.

Genetik test

Kadın Hastalıkları ve Doğum, Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mete Güngör "Bir kadının hayat boyu yumurtalık kanseri olma ihtimali yüzde 1-2'dir. Ancak genetik olarak ailesinden gelen BRCA1 ve BRCA2 genetik mutasyonları varsa bu oran BRCA1 için hayat boyu riskini yüzde 40'a, BRCA2 için de yüzde 10-20'ye çıkartıyor. Bu nedenle bu mutasyonlara sahip olduğu bilinen kadınlarda belli yaş gruplarında cerrahi önerilebilir" diyor. Annelik ve emzirmeDoğurganlık ve emzirme dönemi yumurtlamanın kesintiye uğradığı süreçler. Sık yumurtlamanın yumurtalık kanserinin oluşumunda rol oynadığı düşünülüyor. Bu nedenle çok doğum yapmış, özellikle erken yaşta gebelik yaşamış kadınlarda ve uzun süre emziren kadınlarda yumurtalık kanseri riski azalıyor.

Doğum kontrol hapı

Yumurtlamayı engelleyen doğum kontrol hapları yumurtalık kanseri riskini azaltıyor. Genç yaş grubunda (20'li 30'lu yaşlar) toplam 1 yıllık devamlı veya aralıklı doğum kontrol hapı kullanmış olan kadınların hayat boyu yumurtalık kanseri riski yüzde 50 azalıyor. Kullanma süresi uzadıkça risk azalıyor ve ilacı kesseler dahi koruma uzun yıllar devam ediyor.İlaç ve vitamini bilinçli kullanmakAndrojen içeren ilaçların, menopoza girdikten sonra sadece östrojen içeren ilaçların ve doğurganlığı artırıcı ilaçların kullanımı yumurtalık kanseri riskini artırabiliyor. Bu nedenle bu ilaçların kullanılmasını gerektiren durumlarda doktorunuzla bu olasılıkları konuşun. İlaç şeklinde veya güneşle D vitamini alınması kanser riskinizi azaltıyor.

Talk pudrası kullanmamak

Genital bölgede hijyenik amaçlı kullanılan ürünlerde bulunan talk pudrasının kullanılması yumurtalık kanseri riskini artıran faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. 1970'lerden beri vücut ve yüz pudralarında talk ve asbestoz kullanılmıyor. İçinde talk olan ürünlerden uzak durun.Cerrahi müdahaleKadın Hastalıkları ve Doğum, Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mete Güngör "Son yıllarda yumurtalık kanserlerinin yarısının tüplerden kaynaklandığı görülmüştür. Bu nedenle tüp ligasyonu yapılması veya tüplerin alınması yumurtalık kanseri riskini yarı yarıya azaltmaktadır. Ayrıca rahmin alınması da 1/3 oranında yumurtalık kanseri riskini azaltmaktadır" diyor.

1e9b8a438d634b50935326f161b68b67