27 Kasım 2019 Çarşamba

Ergenlik dönemindeki çocuğa nasıl davranılmalı?

Ebeveyn olmak dünyadaki en zor iş. Çocuğunuzun doğumuyla başlayan bu yolda ebeveynlik bir dönüşüme tanık olmakla ilgilidir. Peki, çocuğunuzu hayata nasıl hazırlamalısınız?

Çocuğun büyümesiyle aldığı kararlar, yaptığı eylemler ve seçimleri de değişecektir. Hayatı boyunca doğru kararlar vermesi ve mutlu olması her ebeveynin istediği şeydir. Çocuğunuzu hayata hazırlamak için yapmanız gereken bazı ipuçlarını açıklıyoruz.

1. Ebeveynler belli bir zaman sonra fikir ayrılıkları yaşayabilir ve boşanma kararı alabilir. Çocuğunuzun bu durumdan etkilenmesine izin vermeyin. Sizi ve sorunlarınızı yargılamayacak ve durumun düzelmesi için çalışacak bir kişiden veya uzmandan destek alın.

2. Çocuğunuzun hayatında birçok arkadaşın olacak, onun yalnızca bir anne ve bir babaya ihtiyacı var. Bugün çocuğunuzun arkadaşı olursanız yarın belli bir konuda aranıza sınır koymaya kalktığınızda sizi dinlemeyecektir. O yüzden çocuğunuzun arkadaşı olmayın!

3. Konuşmalarda dikkatini çekin. Onun tarafından dinlenilmek için, gözüne bakın ve "ben seninle konuşmak istiyorum" ya da "ben sana asla söylemediğim bir şeyi söylemek istiyorum" gibi dikkatini çekecek cümleler kullanın. Elbette, söyleyecekleriniz doğru olmalı, ona karşı her zaman dürüst olun.

4. Kendinizi onun yerine koyun ve sorun, "ben bu ailenin çocuğu olsaydım nasıl hissederdim?"

5. Amaçlarınız çocuğu etkilemek değil, onu kontrol etmek olmalı. Kontrol ve etki arasında fark var. Kontrol dışarıdan empoze edilir. Etki dâhili olarak çalışır, unutmayın.

6. Çocuğunuzla asla savaşmayın. Kazandığınızı sansanız bile kaybedersiniz. Çocuğunuz sizi bir kavgaya ya da öfkeli bir duruma düşürmesine izin verirseniz, sizi kontrol etmesine de izin vermiş olursunuz.

7. Çocuklarımızın mutlu ve güvenli olması istediğimiz en önemli iki durumdur. Ancak gerçekleri kabullenerek çocuğun seçimlerini, eylemlerini ve aldığı kararları kabul etmeliyiz. Bu hareketimiz onu daha mutlu ve güvenli hissettirecektir.

8. Çocuğunuzun büyümesi bir olay değil süreçtir. Büyüdüğü sınırlar içerisinde ona özgürlüğünü gösterin.

9. Hayatı boyunca yanında siz olmayacaksınız, yapacağı hatalar doğru yolu bulmasını sağlayacak ve onu geleceğe daha iyi hazırlayacaktır, unutmayın.

10. Yardımcı olun. Çocuklarınıza destek verdiğinizi göstermenin en iyi yolu, onlara tavsiye vermemek ve bunun yerine soru sormaktır.

11. Çocuğunuzla cinsellik hakkında konuşmayacaksanız, görevi yerine getirebilecek başka bir aile üyesini bulun. Çocuğunuzun doğru bilgi aldığından emin olun.

12. Çocuklarınıza lider olun. Karşılıklı saygı göstermeyi öğretin. Kuralları ve sonuçlarını gösterin. Hata yaptığı zamanlarda cezalandırmak yerine doğrusunu öğretin.

616942eb20c54113b0259bcfddff063b

İkinci evliliklerde çocuk psikolojisi

Psikoterapist/Aile Çift ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, çocuğu olan çiftlerin boşanma sonrası birbirleri ile görüşmeye devam etmek zorunda olduğunu ve çocuk kiminle yaşıyor olursa olsun anne-baba görevlerini devam ettirmek durumunda olduğunu belirtti.

"Anne-baba olmak sadece maddi gelir sağlanması veya belirli gün ve zamanlarda çocuğun yanında olmakla yetinmemeyi gerektirmektedir" diyen Tokaç, "Çocuğun; ebeveynine her istediği, ihtiyacı olan anlarda ulaşabileceğini ve yanında olabileceğini bilmesi önemlidir" dedi.

Boşanmaların ardından yapılan ikinci evliliklerde ise önceki eşten olan çocukların durumunun bazen karışıklık veya sorunlar ortaya çıkarmakta olduğunu kaydeden Tokaç, "Bu durum sorun olmaması gerekirken; özellikle her iki eşin de çocuğu olduğu durumlarda eşlerden birinin diğer eşin çocuğunu kabullenmekte sorun yaşayabileceği veya çocukların kendi arasında yeterince iyi anlaşamaması karşılaşılan sorunlardan bazılarıdır.

İkinci evliliği yapmayı düşünen kişinin kendi çocuğu olsun veya olmasın müstakbel eşinin çocuğunu baştan kendi arzu isteğiyle kabul etmesi gereklidir. Eğer evleneceği kişinin çocuğu olmasını istemiyor veya cinsiyet ayrımları yapıyor ise bunu evliliğin başından bilerek böyle bir evlilik yapmamasını öneririm. Yapılan evliliklerde, evde çok da istemediğiniz, kabul etmek zorunda kaldığınız çocuğun yaptığı herhangi bir olumsuzluk kişinin gözünde büyüyerek çocuğa karşı olumsuz bakış oluşturmasını sağlayacaktır" diye konuştu.

Kendi çocuğuna yönelik kullanılan kuralların, yasakların evlenilen eşin çocuğuna karşı da aynen geçerli olmasının gerekli olduğunu söyleyen Tokaç, "Unutulmamalı ki; pozitif ayrımcılık da bir ayrımcılık şeklidir. Kural koyulmayan veya kurallar konusunda çocuğun ebeveyninden çekinilmesi durumunda evlilik yaşamında doğallıkdan uzaklaşılmış olacaktır. Oysaki evliliğinde kişinin kendisini özgür ve rahat hissetmesi, hem ev idaresi hem de çocuklar üzerinde söz hakkına sahip olduğunu hissetmesi gereklidir. Ancak böylece ikinci evliliğini yapan eş, yeni kurduğu ailesini sahiplenecektir" ifadelerini kullandı.

Tokaç, "İkinci evliliklerde çocukların durumu düşünüldüğünde en önemli konu ise önceki eşten olan çocukların diğer ebeveynleri ile görüşmeleri durumudur. Önceki eşlerden olan çocuklar ebeveynleri ile istediği veya ulaşmak istediği her an görüşebilmelidir. Ancak bazen ebeveynleri ile görüşme sonrası kural veya ev içi sorumluluklarda fikir farklılıkları ortaya çıkmaktadır. Bu durum ise ikinci evliliğini yapan çiftler arasında sorunlar oluşturabilmektedir. Çiftlerin önceki eşler hakkında konuşmaması ve çocuklarına da ebeveyni hakkında olumsuz sözler söylenilmemesi bu durumun önüne geçebilecektir" şeklinde konuştu.

4928e6d5d8c24235b8c5a82d5ed6dfba

Collagen Lift Paris, Fransa'nın en prestijli güzellik ödülünü kazandı

Collagen Lift Paris'in 'Red Carpet' ürünü Fransa'nın en prestijli güzellik ödülü 'Victoire de la Beauté'yi kazandı. Yaklaşık 30 ülkede satılan ve dünya çapında en çok ilgi gören ürünlerin başında gelen Red Carpet, Kolajen ve Hyaluronik Asit'in mükemmel birleşiminden oluşuyor.

Türkiye'de uzmanların önerdiği tek kolajen markası olan Collagen Lift Paris'in geliştirdiği Red Carpet, %50'ye kadar kırışıklıkları azaltır, cildin dolgunluğunu ve nemini artırır.

Hyaluronik Asit, Akdeniz yosunu ve C vitamininden oluşan güçlü kombinasyonu ile cilde etkilerinin yanısıra tırnakları güçlendirir ve selülitleri azaltmakta yardımcı olur.

Fransa'nın önde gelen güzellik ürünleri tüketici paneli olan Monadia tarafından bu yıl 18. si düzenlenen "Victoire de la Beauté"nin sonuçları, tüketicilerin görüşlerine dayalı başarılı bir "kalite testi" ile belirleniyor. Ürünler test süresi sonunda verilen genel memnuniyet notları ile değerlendiriliyor. Sadece en yüksek puana sahip güzellik ürünleri çok değerli bu ödüle layık görülüyor.

Fransa'nın güzellik ve sağlık için içilebilir kolajende en önde gelen markası olan Collagen Lift Paris, şu an piyasada olan 4 ürününe (Orijinal Siyah Kutu, Red Carpet, Vitality, Detox) ek olarak 2020'de çok özel bir ürününü daha piyasaya çıkarmaya hazırlanıyor.

74bfeb6340224f9c86901c2f62197db5

2019 Gelin Damat Dergisi Ödülleri sahiplerini buldu

Gelin Damat Dergisi tarafından ikinci kez düzenlenen Gelin Damat Dergisi Ödül gecesi, Ece Erken ve Burak Törün sunuculuğunda İstanbul Fuat Paşa Yalısı'nda görkemli bir davetle gerçekleşti.

75 ayrı kategoride ödülün verildiği geceye iş, sanat, cemiyet dünyası ve basın yoğun ilgi gösterdi.

Gecede, 'Yılın Magazin Programı' kategorisinde ödüle Kanal D'deki 'D Magazin Cumartesi' programının sunucusu Müge Uzel, 'Yılın Moda İkonu' kategorisindeki ödüle İvana Sert, 'Yılın Başarılı Kadını' kategorisindeki ödüle Ayşe Arman, 'Yılın Televizyon Programı' kategorisindeki ödüle Beyaz Tv - Söylemezsem Olmaz, 'Yılın Sabah Magazin Programı' kategorisinde ödüle ise Kanal D - 2. Sayfa programı uygun görüldü.

Gelin Damat Dergisi İmtiyaz Sahibi Ferhat Muğurtay, " Bugün sektörün başarılı firmalarını ve isimlerini ağırlamaktan , başarılarından dolayı ödüllendirmekten dolayı çok mutluyuz. Bu güzel gece yanımızda olan , destek veren, Gelin Damat Ailesinde bulunan ve yeni katılan tüm iş ortaklarımıza teşekkür ediyorum. " diye konuştu.

2019 Gelin Damat Dergisi Ödülleri Tam Listesi;

YILIN MODA İKONU - IVANA SERT

YILIN DÜĞÜNÜ - AYLİN COŞKUN VOLKAN ASLAN

YILIN BAŞARILI KADINI - AYLİN COŞKUN VOLKAN ASLAN

YILIN YARIŞMA PROGRAMI - GELİNİM MUTFAKTA FATİH ÜREK

YILIN SABAH MAGAZİN PROGRAMI - KANAL D - 2. SAYFA

YAŞAM BOYU MESLEKİ BAŞARI ÖDÜLÜ - TUĞBA ÖZAY

YILIN BAŞARILI KADINI - AYŞE ARMAN

YILIN RADYOSU - RADYO VİVA

YILIN SOSYAL MEDYA ÇİFTİ - YAVUZ MERVE

YILIN HABER VE MAGAZİN PORTALI - UÇANKUŞ

YAŞAM BOYU MESLEKİ BAŞARI ÖDÜLÜ - WILMA ELLES

YILIN KADIN PORTALI - MİLLİYET PEMBE NAR

YAŞAM BOYU MESLEKİ BAŞARI ÖDÜLÜ - ECE GÜRSEL

YILIN MAGAZİN PROGRAMI - MAGAZİN D CUMARTESİ- MÜGE UZEL

YILIN MAGAZİN DERGİSİ - KLASS MAGAZİN

YILIN TELEVİZYON PROGRAMI - BEYAZ TV - SÖYLEMEZSEM OLMAZ -

YILIN POPÜLER ÇİFTİ - GİZEM HAKAN HATİPOĞLU

YILIN KOREOGRAFI - FATİH ÖMERCİKOĞLU

YILIN TARİHİ DÜĞÜN MEKANI - FUAT PAŞA YALISI

YILIN GELİN HAMAMI - AYASOFYA HÜRREM SULTAN HAMAMI

YILIN GELİNLİK MARKASI - İĞNE İPLİK MODA

YILIN HALI MARKASI - FESTİVAL HALI

YILIN DAVETİYE FİRMASI - MASALSI ATÖLYE

YILIN GELİNLİK TASARIMCISI - PINAR BENT

YILIN ANKARA GELİNLİK FİRMASI - PINAR BENT

YILIN ANKARA GELİNLİK FİRMASI - DAİ WEDDING

YILIN YATAK MARKASI - İŞBİR YATAK

YILIN ÖNE ÇIKAN MODA EVİ - Hale Houte Couture Bridal

YILIN GÜZELLİK MERKEZİ - EMA AYDIN BEAUTY MASTER

YILIN AVRUPA MAKE-UP HAIR STYLING STUDIO - HANDE SUBAŞOĞLU

YILIN SAÇ TASARIMCISI - SELÇUK SÜMER

YILIN ÇIKIŞ YAPAN TESETTÜR FİRMASI - DİLAMED

YILIN KIR DÜĞÜNÜ MEKANI - URZA İSTİNYE

YILIN ÇIKIŞ YAPAN MODAEVİ - YILIN ÇIKIŞ YAPAN MODAEVİ,

YILIN DAMATLIK MARKASI - TORRES CERIMONIA

YILIN AVRUPA GELİNLİK FİRMASI - SİMA COUTURE

YILIN TERMAL BALAYI OTELİ - RAMADA RESORT BY WYNDHAM KAZDAĞLARI

YILIN KARADENİZ GELİNLİK FİRMASI - MİSS SELİZ

YILIN KINA GECESİ OTELİ - RETAJ HOTEL

YILIN TESETTÜR GELİNLİK FİRMASI - ASR-I ZERAFET

YILIN ABİYE MARKASI - ÖMÜR INN

YILIN KOZMETİK MARKASI - AKTEN KOZMETİK / THALIA NATURAL BEAUTY

YILIN DAVET SALONU - MİRA PALAS

YILIN BAŞARILI KREASYON TASARIMCISI - SEYHAN YÜCEL

YILIN ETKİNLİK MEKANI - LIFE PARK

YILIN GELİN AYAKKABISI FİRMASI - GELİN AYAKKABICIM

YILIN MODACISI - AYDIN GÖYNÜ

YILIN ÇIKIŞ YAPAN ESTETİK MERKEZİ - SG ESTETİK GÜZELLİK KLİNİKLERİ

YILIN POPÜLER FOTOĞRAFÇISI - GÖKHAN BETER

YILIN KUAFÖR SALONU - RAS KUAFÖR

YILIN DÜĞÜN FOTOĞRAFÇISI - BY YEKTA

YILIN GİRİŞİMCİ ROL MODEL GÜZELLİK UZMANI - NESLİM GÜNGEN

YILIN AVRUPA MAKE-UP HAIR DESIGN STUDIO TASARIMCISI - DİF DESIGN MİMARLIK

YILIN KINA ORGANİZASYON FİRMASI - YASEMİN ORGANİZASYON

YILIN GELİN BUKETİ FİRMASI - GELİN BUKETİ

YILIN MOBİLYA MARKASI - İPEK MOBİLYA

POPÜLER KUAFÖR SALONU - TARA ACADEMY KUAFÖR

YILIN PERAKENDE ABİYE MAĞAZASI - AŞKIN GÖKSU

YILIN KAFTAN FİRMASI - ALYA KAFTAN

YILIN GİRİŞİMCİ KADINI - HİCRAN ÖNAL

YILIN AVRUPA FOTOĞRAFÇISI - ZÜLAL KÖSE

YILIN ÇIKIŞ YAPAN FOTOĞRAFÇISI - NİHAT ORTADAĞ

YILIN NİKAH ŞEKERİ FİRMASI - BEYAZ BADEM EVENTS

YILIN POPÜLER FOTOĞRAFÇISI - ÖZGÜR ARSLAN

YILIN GELİN DAMAT FASHION DAY ONUR ÖDÜLÜ - SETR-İ NUR - SUNA YURTALAN

YILIN SAHNE SANATLARI ORGANİZASYONU - NAR AJANS - SONER KARADAĞ

YILIN POPÜLER ORGANİZASYON FİRMASI - MAYLA DAVET ORGANİZASYON

YILIN SES IŞIK ORGANİZASYON FİRMASI - ARENA SES IŞIK MÜZİK

YILIN TRAKYA GELİNLİK FİRMASI - KISMET GELİNLİK

YILIN KONSEPT KIR DÜĞÜNÜ MEKANI- LİVA KÖŞK

YILIN KONSEPT OTEL MİMARI - ŞAHİN SARI

c511ae34915e48eb96b81d72bd90541b

Sünnet sırasında penisini kaybetti

40 yaşındaki bir adam, sünnet sırasında kaybettiği penisine 17 yıl sonra yeniden kavuştu. Dünyanın üçüncü başarılı penis nakli Nisan ayında gerçekleştirildi.

Daily Mail'in haberine göre etik nedenlerden ötürü ismi verilmeyen adam, geleneksel yöntemlerle yapılan sünnet işlemi sırasında meydana gelen bazı komplikasyonlar sebebiyle penisini kaybetti. Talihsiz adam cinsel organına ancak 17 yıl sonra kavuşabildi.


Operasyon, 2014 yılında ilk penis naklini gerçekleştiren Güney Afrikalı ekip tarafından gerçekleştirildi. Organda renk farklılığı olsa da 10 saat süren operasyon gayet başarılı geçti. Renk farkı medikal dövme yöntemiyle bu yılın sonlarında düzeltilecek.


Operasyondan altı ay sonra adamın idrar yolu ve üreme fonksiyonlarını yeniden kazanması bekleniyor. Nakli gerçekleştiren Profesör André van der Merwe, hastanın durumunun gayet iyi olduğunu belirtti. Merwe'nin ekibi 2014 ve 2016 yıllarında da dünyanın ilk penis nakillerini gerçekleştirmişti.pembenar.com özel haberidir(pmb)


dff7958120d84f33b75784f5b9ffa1d3

Yoğun cinsel yaşam kanseri önler mi?

Harvard Üniversitesi'nin cinsel yaşamın prostat kanseriyle olan ilişkisi üzerine genetik ve moleküler araştırması yayınlandı.

Üroloji ve üroonkoloji uzmanı Prof. Dr. Can Öbek, Harvard Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya dayanarak yoğun cinsel yaşamın erkeklerde prostat kanseri gelişme sıklığını azaltabileceğine dikkat çekiyor.


Prostat kanseri sıklığını belirleyen faktörler

Prostat erkeklerde olan bir salgı bezi organıdır ve meni içeriğine katkıda bulunur. Prostat kanseri ise batı ülkelerinde erkeklerde en sık tanı konan organ kanseridir; bazı ülkelerde her 6 erkekten 1'ine yaşamı boyunca prostat kanseri tanısı konmaktadır. Halen dünyada 4 milyon kişi bu teşhisle yaşamaktadır.

Prostat kanserinin sebebi net olarak ortaya konabilmiş değildir. Irk, kalıtım, yaşanan coğrafi bölge ve yaşam tarzı ile prostat kanseri sıklığı arasındaki ilişki uzun zamandır bilinmektedir. Cinsel aktivite ve prostat kanseri arasında bir ilişki olup olmadığı konusu ise uzun yıllardır bilim dünyasını meşgul eden bir konu olmuştur.Kimi çalışmalar sık seks yapmanın prostat kanseri ihtimalini arttırdığını, kimi çalışmalar ise tam tersine azalttığını belirtmiştir. Ancak, yeni bilimsel biyolojik veriler ışığında, sık cinsel aktivitenin prostat kanserine karşı koruyucu olabileceği görüşü ağırlık kazanmıştır.


Sık boşalma prostat kanser riskini %22 oranında düşürüyor

Harvard Üniversitesi'nden bir grup araştırmacı 2016 yılında yaklaşık 32 bin erkek üzerinde yaptıkları çalışmanın sonuçlarını yayınladılar. Bu çalışmaya göre, genç (20-29) ve orta (40-49) yaş dönemlerinde daha sık cinsel aktivitede bulunan erkeklerde, ileriki yaşamlarında prostat kanseri gelişme sıklığı azalmaktadır.Bu yaşlarda aylık 21 kez veya daha fazla boşalma tarif eden grupta, ayda 4-7 kez boşalma tarif eden gruba oranla, prostat kanseri gelişme olasılığı %19-22 oranında daha düşük saptanmıştır.

Güncel genetik ve moleküler çalışma, biyolojik olarak da bu ilişkiyi destekliyor

Aynı araştırmacılar Kasım 2018 tarihinde yayınladıkları makalede, bu istatistiksel bulguları genetik ve moleküler seviyede de destekleyen verileri bilim dünyasına sundular. Yaşları 45-73 arasında değişen ve prostat kanseri nedeniyle cerrahi tedavi olan 157 hastanın ameliyatla çıkartılan prostat dokusunda incelemeler yaptılar. Prostat içerisindeki hem kanserli dokuda, hem de henüz kansere dönüşmemiş sağlıklı prostat dokusunda 20,254 adet gene ait analiz gerçekleştirdiler.Boşalma sıklığına paralel olarak, kansere bitişik sağlıklı prostat dokusundaki genetik ve moleküler yapının değişkenlik gösterdiğini ilk kez ortaya koydular. 20'li ve 40'lı yaşlarda daha seyrek boşalma tarif eden erkeklerin dokularında 409 gende bozulmalar olduğu tespit edildi. Bu yeni biyolojik bilgi ışığında, cinsel aktivite sıklığının koruyucu etkisinin olma potansiyeli daha da güçlenmiş oldu.

Boşalma sıklığı ve prostat kanseri ilişkisinin bir sebep-sonuç ilişkisi mi, yoksa birliktelik ilişkisi mi olduğu henüz tam bilinmemektedir. Örneğin boşalma sıklığı kişinin hormonal seviyesi ile ilişkili olabilir ve farklı erkeklik hormonu (testosteron) seviyelerinin de prostat kanseri gelişiminde rolü olabilir; bu bir birliktelik ilişkisidir.  Öte yandan bu konudaki önemli sebep-sonuç ilişkisi hipotezlerinden biri olan ve sık boşalma yolu ile prostatın olası kanser yapıcı maddelerden daha sık arındığı, dolayısıyla kanser gelişiminin azaldığı fikri, bu yeni çalışmadaki biyolojik veriler ile güçlenmiştir.En sık değişiklik saptanan genler hücre döngüsü ve hücrenin salgı yoluyla temizlenmesini sağlayan genler olmuştur. Bu da sık boşalma yolu ile prostatın kanserojen madde ve toksinlerden daha sık temizlenmesi ve bu yolla kanser olasılığının azalması hipotezini desteklemektedir.


eed368e2a16640beb5e796e8a88ba262

25 Kasım 2019 Pazartesi

Plasenta yapışıklığı annenin hayatını tehdit ediyor

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Üyesi Prof. Dr. Polat Dursun, gebelikte plasenta yapışıklığı hakkında bilgi verdi.

Gebelikte anne ile bebek arasındaki besin alışverişini sağlayan bebeğin eşi olan plasentanın rahim duvarına yapışması, doğum sırasındaki aşırı kanama sebebiyle anne hayatını tehdit ediyor.

Dursun, plasentanın hamilelik boyunca anne ile bebek arasındaki besin alışverişini sağlayan, rahim içerisinde bebekle birlikte büyüyen ve doğumdan hemen sonra vücut dışına atılan kese olduğunu ifade etti. Bazı durumlarda plasentanın doğum kanalını tıkayacak şekilde rahim ağzının üstüne yerleşebildiğini dile getiren Dursun, "Bu duruma plasenta previa denir. Plasenta previası olan gebelerin normal doğum yapması mümkün değildir. Doğum sırasında ortaya çıkan aşırı kanama annenin ve bebeğin ciddi sorunlar yaşamasına neden olur." dedi.

Plasenta yapışıklığının gebelik sırasında tespit edilmesinin önemine dikkati çeken Dursun, plasenta previalı gebelerin, mutlaka donanımlı bir hastanede ve deneyimli bir ekip tarafından doğum yaptırılması gerektiğini vurguladı.

"Plasenta yapışıklığı 500 doğumda bir görülüyor"

Prof. Dr. Dursun, gebelikte bebeğin eşi olan plasentanın doğum sonrasında 30 dakika içinde kendiliğinden ayrıldığını belirterek, şu bilgileri verdi:

"Gebelikte, bebeğin eşinin rahim duvarına yapışması ve ayrılmaması durumu, 500 ile bin doğumda bir görülüyor. Normal şartlarda bebeğin eşi normal doğum sonrası yarım saat içinde sezaryen sırasında da plasenta doktor tarafından rahimden kolay bir manevra ile ayrılır. Eğer tanı konmazsa anne ve bebek açısından doğum sırasında hayati risk taşır. Annenin hayatı tehlikeye girer ve ciddi kanama oluşturabilir. Miyom ameliyatı, rahim düzeltme ve iki kez sezaryen doğum geçiren kişiler plasenta yapışması riskiyle karşı karşıya kalabilirler."

c27ecf5b13f149e3b5cae200e802c325

Babanın 6 kritik rolü

Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. Ali Evren Tufan baba faktörünün çocukların ruhsal, zihinsel ve kişilik gelişimi üzerindeki 6 kritik rolünü anlattı, önemli uyarılarda bulundu.

Sosyal becerisini geliştiriyor

Çocuk, annenin sevgisi ile bakımıyla sevilen ve değer verilen bir varlık olduğunu, bunun yanı sıra kendisinin de çevresindekilerin gereksinimlerini karşılayabileceğini öğreniyor. Ayrıca erken dönem çocukluk çağında ve bebeklik döneminde zihninde anne ile kendisini bir tutabiliyor, diğer bireylerin varlığını ise ancak baba figürünü fark etmeyle kabulleniyor. Anne ve çocuk dışında babanın varlığı, çocuğun sevgiyi ve sahip olduklarını paylaşabilmesinde, karşılaştığı sosyal sorunlara çözüm getirebilmeyi öğrenmesinde etkili oluyor. Bu üçlü ilişkide; sahip olduklarını paylaşma, isteklerini erteleyebilme, ihtiyaçlarını ifade edebilme, duyguları tanıma ve ifade etme becerilerinin temeli atılıyor.

Cinsel kimlikte anahtar rol üstleniyor

Hem erkek, hem kız çocuklarının cinsel gelişimleri babaların varlığından etkileniyor. Erkek çocuklar 3 yaş civarında annenin sevgisi için babalarıyla rekabete girebiliyorlar. Çözüm olarak babalarıyla özdeşleşebiliyorlar. Bu özdeşim, babanın gözlük ve benzeri eşyalarını kullanma, boya ile kendisine bıyık/sakal çizme gibi davranışlarla dışa vurulabiliyor. Babanın bu davranışların olağan olduğunu kabullenmesi ve çocuğun öfke ile rekabet duygularını ifade edebilmesini kolaylaştırması, sağlıklı bir baba-çocuk ilişkisinin kurulmasında ve çocuğun cinsel gelişiminde faydalı olabiliyor. Erkek çocukların rekabet ve özdeşimle ilgili davranışlarına katı bir şekilde yaklaşmak, beceri ile yetilerini aşağılamak ise bu gelişim basamağında sorun yaratabiliyor ve cinsel kimlik ile rolleri olumsuz etkileyebiliyor.

Kız çocukları da 3 yaşından itibaren babalarına ilgi duymaya başlıyor, onlarla daha çok zaman geçirmek ve iletişim kurmak istiyorlar. Kız çocuklarının babalarıyla kurdukları ilişki ve iletişim biçimi ileride karşı cinsle kuracakları ilişkinin kalitesi ile şeklini etkileyebiliyor. Örneğin babalarıyla ilişki ve iletişimi kısıtlı olan, ihmal edildiklerini düşünen kız çocukları, ihtiyaç duydukları ilgi ile şefkati kendilerinden yaşlı ve olgun erkeklerde arayabiliyorlar. Ayrıca babalarıyla ilişki ve iletişimde sorun yaşayan kız çocukları ileride içe yönelim bozuklukları (depresyon, kaygı ve benzeri) açısından risk altında olabiliyorlar.

Zeka gelişimine katkı sağlıyor

Babanın varlığı ile ilgisi, çocuğun çevresindeki fiziksel ve sosyal uyaranları zenginleştiriyor, bu sayede de zeka gelişimine katkıda bulunuyor. Yapılan araştırmalarda, annelerin çocuklarıyla daha çok sözel ve duygusal, babaların ise daha çok fiziksel becerilere dayalı oyunları tercih ettikleri saptanmış. Fiziksel becerilere dayalı oyunlar çocukların kas gelişiminde etkili olmasının yanı sıra görsel- motor organizasyon, görsel dikkat ve organizasyon becerilerinin gelişmesine katkıda bulunuyorlar. Babalarıyla daha çok zaman geçiren ve farklı becerileri geliştiren oyunlar oynayan çocukların gelecekte daha yüksek akademik ve mesleki başarılar sağladıkları yine yapılan çalışmalarla gösterilmiş.

Özgüvenini artırıyor

Hem erkek, hem kız çocukları için baba, "dış dünyadaki sorunları çözen", fiziksel yapısından bağımsız olarak "güçlü" olarak algılanan ebeveyn oluyor. Çocuklar babalarının aile içi ve dışındaki sorunlara yaklaşımını model alıyor ve özgüvenlerini geliştiriyorlar. Babaların çocuklarına karşılaşacakları sorunları çözebilecekleriyle ilgili mesajları da özgüven gelişimine katkıda bulunuyor.

Karakter oluşumunu belirliyor

Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. Ali Evren Tufan babaların disipline yönelik yaklaşımının çocuklarının kişilik gelişimini de etkileyebildiğine işaret ederek, "Sürekli kısıtlayan, cezalandıran, kurallar ve yönergeler konusunda çocuklarının fikirlerine açık olmayan babaların çocukları ya babalarıyla çatışmaya giriyor ve isyankar bir kişilik örüntüsü geliştiriyor ya da kendi istek ile ihtiyaçlarını bastırarak boyun eğiyor, utangaç ve içe dönük bir kişiliğe sahip oluyorlar. Diğer yandan aile içi kural ve yönergeler hakkında çocukların geri bildirimini de dikkate alan, kural ile sınırları çocuğun yaşı ve gelişim düzeyine göre değiştirebilen babaların çocukları ise daha sağlıklı bir kişilik gelişimi gösteriyorlar" diyor.

Ruhsal sorunlara karşı güçlendiriyor

Sağlıklı bir ruhsal gelişim; paylaşabilme, isteklerini erteleyebilme, ihtiyaçlarını ifade edebilme, duygularını tanıma ve ifade etme, cinsel kimliğini oluşturabilme ve bu kimlikle ilgili rolleri yerine getirebilme, bilişsel becerileri karşılaştığı sorunları çözmek için kullanabilme, karşılaştığı sorunları çözebileceğine yönelik kendine güven duyma gibi becerileri gerektiriyor. Bu beceriler, ileride gelişebilecek depresyon, kaygı ve benzeri ruhsal sorunlara karşı da direnç sağlıyor. Dolayısıyla, çocukların ruhsal sağlığında babaların veya baba yerine geçebilecek kişilerin varlığı son derece önemli bir rol üstleniyor.

30d3c77c29d4484b9f1dfc4718c8cb35

Emziren annelerin dikkat etmesi gereken 10 önemli nokta

Emzirme dönemindeki anne sağlığı hem bebek hem de anne için çok önemli konular arasında.

Bebek için en kıymetli besinin anne sütü olduğunu belirten Diyetisyen Ayşe Tuğba Şengel, ilk 6 ayda bebeklerin sadece anne sütü ile beslenmesi gerektiğini söylüyor. Anne ve bebek sağlığı açısından emziren annelerin dikkat etmesi gereken noktaları ise şöyle özetliyor: "Emzirme dönemindeki beslenme hem bebek hem de anne sağlığı için çok önemlidir. Bebek için en kıymetli besin anne sütüdür ve ilk altı ayda bebek sadece anne sütü ile beslenmelidir. Yeterli miktarda süt salgılanması, annenin normal gereksiniminden daha fazla enerji, protein, vitamin ve mineral alması ile sağlanır. Emzirme döneminde annenin normal kalori ihtiyacına ek olarak 300-500 kalori alması yeterli olacaktır.

Anne sütü bebeği kronik hastalıklardan koruyor
Anne sütü, bebeğinizin kronik hastalıklardan korunmasında ve bağışıklık sisteminin kuvvetli olmasında büyük rol oynar. Bebeğinize vereceğiniz en güzel hediye anne sütü olacaktır. Ayrıca anne sütü alan bebeklerin daha sakin ve şefkatli bireyler olduğu yönünde çalışmalar vardır.

Hamilelik sonrası şok diyetler süt değerini azaltıyor
Annenin salgıladığı sütün, aldığı besinlerin ürünü olduğu unutulmamalıdır. Bu yüzden anne değişik besin gruplarından beslenmeye ve öğün aralarında sağlıklı atıştırmalıklar tüketmeye özen göstermelidir. Emziren annenin öncelikle enerji, protein ve kalsiyumdan zengin beslenmesi gerekir. Bu dönemde dikkat edilmesi gereken en önemli unsur zayıflamak için şok diyetlerin uygulanmamasıdır.

Çünkü bu hem anne hem de bebek sağlığına zarar verebilir. Şok diyetler yapılırsa eğer süt kesilebilir ve bebeğin en önemli besin kaynağı kaybedilmiş olacaktır.

Eğer bebek annenin tükettiği bazı gıdalara hassasiyet gösteriyorsa veya emzirme sonrası huzursuz oluyorsa o gıdanın tüketimine ara verilmelidir. Böyle bir durumda bebeğin rahatsızlığını fark ederseniz emzirme dönemi boyunca o gıdayı tüketmemenizde fayda vardır. Yapılan bazı araştırmalarda lahana, yeşil çay, karnabahar, soğan ve sarımsak gibi keskin kokulu besinlerin bebekte gaz sancısını arttırdığı bulunmuştur. Bu yüzden anne bu tür gıdaları tüketirken dikkat etmelidir.

Anne sütünün artması için emzirme sayısı ve tekniği de çok önemlidir. Emzirme gerçekleştikçe süt salgısı artar. Her gün bebek 2-3 saatte bir emzirilmelidir. Günde 8-10 defa emzirebilirsiniz." diyor.

Emzirme Döneminde Beslenme Önerileri:

•Emzirme döneminde sıvı ihtiyacı arttırdığı için annenin su ihtiyacı da artar. Gün içinde toplam tüketilen su miktarının 3-4 litre olmalıdır. Bunun için her emzirme seansında 1-2 bardak su içebilirsiniz.

•Hurma, rezene çayı, ısırgan otu çayı, dereotu, bulgur anne sütünü artıran besinlerdendir, günlük olarak mutlaka beslenmeye eklenmeli.

•Protein kaynağı olan yumurta ve kırmızı et her gün tüketilmeli ve haftada 2 defa balık yenmesine özen gösterilmeli.

•Kalsiyum yönünden zengin süt, yoğurt ve peynir tüketimi ihmal edilmemeli.

•B12 vitamini süt verimliliği için önemlidir. Bunun da en iyi kaynakları yumurta ve yağsız kırmızı ettir.

•Vitaminlerden zengin sebze ve meyveler her öğünde olmalı.

•Salam, sosis, sucuk gibi katkı maddesi içeren işlenmiş gıdaların tüketilmemesine özen gösterilmeli.

•Kuru meyve ve kuruyemişler yoğun enerji içermelerinin yanında demir ve kalsiyum minerallerini de içerirler. Bu gıdalar ara öğünlerde tüketilebilir.

•Kuru fasulye, nohut, mercimek ve bulgur gibi besinler; domates, yeşilbiber, maydanoz, taze soğan gibi C vitamini kaynakları ile birlikte tüketilmeli.

•Hazır meyve suları ve asitli içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları veya ayran tercih edilmeli.
Cep telefonu uygulaması ile hamilelik sonrası 8 kilo verdi

Doğum sonrası 8 kilo veren Gonca Hanım ise yanlış diyet deneyimleri yüzünden yaptığı diyetlerin onu zorladığını belirtirken diyetin bir yaşam biçimi haline getirilerek diyetisyenle anında iletişimin öneminin altını çiziyor. Sözlerine ise şöyle devam ediyor: "Doğum sonrası sezeryan olması nedeniyle çok rahatsız edici bir göbeğim vardı. Yanlış diyet deneyimleri beni çok zorladı. Sonra Ayşe Tuğba Şengel hocamı internetten buldum. Uyguladığımız sağlıklı diyetler ile 8 kilo verdim. Ve göbek sorunum baya azaldı. "Cepte Diyetisyen" uygulaması ile motivasyonum yüksek kaldı. Çünkü her an diyetisyenime ulaştım ve hergün konuştuk. Mesafeler engel değil.

6ffd9043cd534e42b8213cd4438c07c9

Disleksi (özel öğrenme güçlüğü) tanımada 6 belirti

Disleksi (özel öğrenme güçlüğü), çocuğun bireysel ve standart test uygulamaları sonucu saptanan okuma, yazma ve matematik alanında; yaşı, okul durumu ve zekâ yönünden beklenene oranla düşük olmasıdır. Çocuğun öğrenme problemleri, akademik başarısını, okuma, yazma ve matematik becerisi gerektiren günlük etkinliklerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Disleksi'nin tek tedavisinin erken tanı ve bununla birlikte verilecek erken eğitim olduğunu kaydeden Özel Eğitim Uzmanı Hasan Hüseyin Yıldırım, şunları söyledi: "Öğrenme güçlüğü (disleksi), gelişimsel bir sorundur, yani doğuştan gelen bir durumdur. Bunun da tek tedavisi erken tanı ve bununla birlikte verilecek erken eğitimdir. Eğer bu eğitim, doğru zamanda verilirse, öğrenme güçlüğünün ilerleyen yıllardaki etkilerini en aza indirgemek mümkündür" dedi.

"Farkında Kalın Özel Eğitim Üzerine Söyleşiler" kitabının da yazarı olan Hasan Hüseyin Yıldırım, son yıllarda yeni yeni tanı almaya başlanan ve şu an yaygınlık oranı her sınıfta 2-3 kişi olabilen, halk arasında disleksi olarak geçen öğrenme güçlüğünü tanımada ailelere ve sınıf öğretmenlerine altı belirtiye ilişkin şunları kaydetti:

-Çocuğunuz okula başladığı zaman, okuma yazma öğrendiği süreçte akranlarına oranla yavaş okuyor ve yazıyorsa,

-Okurken veya yazarken ses ve hece atlıyorsa,

-B,d p,q gibi sesleri karıştırarak okuyup, yazıyorsa,

-Okurken veya yazarken noktalama işaretleri sıklıkla dikkatinden kaçıyorsa,

-Okuduğu metni anlamada güçlük çekiyorsa,

-Sayıları algılamada ve hesaplamada karıştırmalar ve güçlükler yaşıyorsa,

Özel Eğitim Uzmanı Hasan Hüseyin Yıldırım, yukarıdaki maddelere ilave olarak, çocuk yaşıtlarından bir yıl gibi süre gerideyse, öğrenme güçlüğü (disleksi) olabilme ihtimalinin bulunduğunu sözlerine ekledi.

Sizin İçin SeçtiklerimizVikings: Free Online GameBu oyun can sıkıntısını sonsuza kadar bitiriyor!Vikings: Free Online GameClub MedDominiklerde Lüks Her Şey Dahil Tatil DeneyimiClub MedTrendyolYeni Gelen Ürünlerde İndirim!TrendyolTaboola'danTaboola'dan 423374a433ca4c759d0b8ceecdd67d7b

Vücuttaki tüm yağları yakan özel karışım tarifi

Yaz mevsimi geldi de geçiyor bile! Sizde tatil planları yapmaya başladıysanız ve vücudunuzdaki fazlalıklardan bir an önce kurtulmak istiyorsanız, işte vücuttaki tüm yağları yakmaya yardımcı olan özel karışım tarifi…

Tatil planları yapmaya başladınız ancak fazlalıklarınızdan hala daha kurtulamıyor musunuz? Vücudunuzda biriken fazla yağlardan şikayetçiyseniz sizlere kolay  yağ yakıcı bir tarif sunacağız. Üstelik bu tarifi deneyenler 1 hafta içerisinde hızlı bir şekilde yağ yaktıklarını belirtiyorlar. İşte deneyen birçok kişinin memnun kaldığı o yağ yakıcı tarif:


Malzemeler

1 kilogram limon400 gram kereviz2 litre su

Yağ yakıcı karışım nasıl yapılır?

Kerevizlerin kökünü rendeleyin ve 2 litre suyla karıştırın. Sonrasında 1 adet limonu rendeleyip kerevizli suya koyun.

Hazırlanan karışımı 25 dakika kaynatın. Karışımı soğutmak için 6 saat bekletin.Geriye kalan limonun suyunu sıkın. Karışımınız hazır.


Gün boyunca yemeklerden önce 1 su bardağı tüketilmeli ve 3 su bardağını geçmemeli. Bir ay boyunca tüketip bir ay mola verin. Karışımı tüketmeden önce her ihtimale karşı doktorunuzdan onay almakta fayda var. Düşük tansiyon probleminiz var ise bu içeceği tüketmeyin...


bbca0fbe53ce4cbcab28b31c6c1741eb

Bitki çaylarında korkutan laboratuvar sonuçları

Dört mevsim tüketilen bazı bitki çaylarının yapılan araştırmalar sonucunda hiç de masum olmadığı ortaya çıktı. Laboratuvar ortamında yürütülen çalışmada, piyasada satılan poşet çaylar ve tek tür olarak paketlenmiş bitkisel drogların içinde böcek parçaları, kaş, kirpik gibi yabancı maddeler tespit edildi.

Doğal ve sağlıklı olduğu algısıyla son yıllarda hem dünyada hem de Türkiye'de bitkisel ürünlere yoğun talep var. Ancak bitkisel ibaresiyle satılan ambalajlı ürünlerin tamamen bitkisel içerikli olup olmadığı, içeriği ile ambalajın üstündeki etiketin birbirini tutup tutmadığı, yabancı maddeler ya da katkı maddeleri içerip içermediği merak konusu olmuş durumda. Eczacılık Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ebru Özdemir Nath, bu konuda laboratuvar ortamında yürüttükleri bilimsel çalışmanın çarpıcı sonuçları açıkladı.


Piyasada satılan poşet çaylar ve tek tür olarak paketlenmiş bitkisel drogların içinde böcek parçaları, kaş, kirpik gibi yabancı maddeler tespit ettiklerini belirten Dr. Nath, "Mikroskobik incelemelerde neler bulunduğunu ve doğru türün olup olmadığını tespit ediyoruz. Ne yazık ki hem poşet hem de mono drog dediğimiz tek olarak bitkilerin paketlendiği ambalajların içerisinde böcek parçaları, kaş, kirpik ve saç teli gibi çok farklı yabancı maddelere rastladık. Aynı zamanda üzerinde yazan bitkiyi bulamadığımız çok örnek oldu. Örneğin üzerinde adaçayı diyor ama içerisine başka birçok bitki karışmış durumda olabiliyor" dedi.


Faydasından çok zarar verebilir

Bu tarz yabancı maddelerin insan sağlığı için yan etkilerinin olduğunu söyleyen Dr. Nath, "Bizim için en zararlı olan şey bitkisel çay veya bitkisel ürün olarak piyasaya sürülmüş şeylerin içerisinde kimyasal maddeler de çıkabiliyor. Bunu da kimyasal analizlerle ortaya çıkarabiliyoruz. Bu çok daha ciddi bir tehdit oluşturuyor. Aslında bu konuda bitkisel ürünler de çok önemli. Çünkü tek bir bitkinin içinde bile yüzlerce etken madde olabiliyor.

Dolayısıyla bitkisel ürün, gıda takviyesi diye satılan birçok ürünün içerisindeki maddeler kişilerin kronik hastalıkları için kullandıkları ilaçlarla etkileşebiliyor. Bir de içerisine bu tarz kimyasal maddeler eklenmişse o zaman çok daha ciddi risk faktörü oluşturuyor. Karaciğer ve böbrekler üzerinde çok ciddi toksik etki oluşturabilir" ifadelerini kullandı.


Eczacılara danışmadan almayın

"Bitkilerin iyi tarım uygulamaları çerçevesinde her bir türün kontrollü bir şekilde üretilmesi ve standart bir şekilde paketlenip halka ulaştırılması gerekiyor" diyen Dr. Nath, Tıbbi bitkisel çayların önemli bir uzmanlık gerektirdiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Bu konuda lisans düzeyinde eğitim alan tek meslek grubu eczacılardır. Bu nedenle de tıbbi etkisi olan her türlü bitkisel ürünün kullanımı konusunda danışılması gereken kişiler eczacılardır."

Dr. Nath sözlerini şöyle noktaladı: "Türkiye'de bitkileri çok farklı yerlerde bulabiliyoruz. Halk buna alışık. Ama benim önerim bu ürünleri eczanelerden almaları. Eczacıların da bu konuda halka biraz daha fazla destek olmasını istiyoruz. Eczanelerde bitkisel ürünleri bulundurmaları gerektiğini düşünüyorum.


ee6955a6d994456a907d0a6d830f2764

24 Kasım 2019 Pazar

Cildinizi 1 gecede beyazlatan maske tarifi

Cildinizde oluşan lekeleri, çilleri ve renk eşitsizliklerini sadece 1 gecede azaltmaya ne dersiniz? Cildinizi beyazlatacak, etkisi hemen fark edilecekmaske tarifini sizinle paylaştık. İşte cildinizi 1 gecede beyazlatan maske tarifi...

Cildinizi kremlere ve kimyasallara ihtiyaç duymadan doğal yollarla beyazlatabilirsiniz. Vereceğimiz maske tarifini denemeden önce mutlaka cildinizde test etmeyi unutmayın. İşte 1 gecede etkisini gösterecek, cildinizi beyazlatan maske tarifi...


Malzemeler:

-Yulaf ezmesi, 2 çorba kaşığı-Yoğurt, 1 çorba kaşığı-Limon, 2 çorba kaşığı-Zeytinyağı, 1 çorba kaşığı

Nasıl yapılır?

-Homojen bir karışım elde edilinceye kadar tüm malzemeleri iyice karıştırın.-Karışımı cildinize uygulayın.Beyazlatıcının ciltte kuru kalmasına izin verin.

-15-30 dakika sonra soğuk su ile yıkayın.-Cildi tamamen kurutmayın, azıcık nemli tutun ve kuruluğu önlemek için üzerine ıslatıcı uygulayın.Bu maskeyi haftada iki kez düzenli olarak yapmaya özen gösterin.


e82005d1a9644838a89f6678faa45a83

Anne sütüyle ilgili asla inanılmaması gereken 12 şehir efsanesi

Anne sütü astımdan kansere, alerjiden kansızlığa kadar birçok hastalıktan koruyor! Ancak kulaktan kulağa yayılan bazı şehir efsaneleri annelerin kafasını karıştırabiliyor. İşte Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Erdem Özcan'dan anne sütü ve emzirmeyle ilgili doğru bilinen yanlışlar...

1-"Benim sütüm az"

Doğumdan hemen sonraki ilk günler bebeğin mide kapasitesi bir tatlı kaşığı kadardır. Dolayısıyla az süt gelir. Sütün artması, sezaryen doğumlardan sonra iki günü bulmaktadır. Bebeğin takibi önemlidir. Annenin doğumdan hemen sonra bebeğiyle kavuşması gerekirr. Bebek ilk 1 saat içinde emzirmeye başlatılmalı. İlk günlerde bebekte aşırı bir tartı kaybı yoksa sorun olmaz. Günde 20-25 gram tartı artışı beklenir. Günde 6-7 idrarlı bezi varsa, tartı alımı yeterliyse bebek doyuyor demektir. Eğer bez sayısı ve tartı rakamı düşükse mutlaka süt artırıcı desteklerden, emzirme desteklerinden yararlanmak gerekebilir.

2-"Sütüm gelmiyor; ben de mamayla büyüdüm, çocuğum da büyür"

Doğum yapan her annenin genellikle sütü olur. Doğum sonrasında annelerin "Sütüm yetecek mi?" kaygısı sütü azaltır. Bu nedenle annelerin rahat olması gerekir. Anne bol sıvı alıp dinlendikçe sütü gelir. Bebek emmiyorsa emzirme eğitimi desteği alınabilir. Bebek emdikçe süt gelir, sık sık emzirmek gerekir.. Çocuk doktoru tarafından değerlendirme yapılmalı. Bebeğin kilosu ve idrar çıkışı normal gidiyorsa ortada bir sorun yoktur.

3- "Tatlı ye, sütün gelsin"

Her annenin fizyolojisi farklıdır. Her annenin sütünü farklı gıdalar artırabilir. Temel olan annenin bol su içmesi ve uyku düzenini kurmasıdır. Bol sıvı alan ve dinlenen annelerin sütü artar. Tatlı tüketiminin sütü artırdığı düşüncesi yanlıştır. Tatlı tüketenlerin su içimi fazlalaştığı için sütü artar.

4-"Senin sütün kalitesiz, yağlı durmuyor"

Sütün kalitesi dışarıdan anlaşılabilecek bir özellik değildir. Birinci gün sütüyle, birinci hafta sütü bile farklıdır. Her annenin sütü kendisine ve bebeğine özeldir. Çocuğun büyümesi normal olduğu sürece sütle ilgili farklı söyleyişlere aldırış etmemek gerekir. Sütün renginden, tabakasından, yoğunluğundan sütün yapısı anlaşılmaz.

5-"Anne sütü sadece bebeği doyurmak içindir"

Anne sütü bebeği hastalıklara karşı korur, bebeğin ilk aşısıdır. Anne sütü, her türlü besin değerini içeren ideal besin kaynağıdır. Bebeği enfeksiyonlardan korur; onun su ihtiyacını giderir. Anne sütünün çene ve diş gelişiminde önemli rolü vardır. Anne sütü ile beslenmiş çocuklar astım, alerji, çocuk diyabeti gibi hastalıklara karşı daha dirençli olur. Bebeğin ruhsal, bedensel ve zeka gelişimine yardımcı olur. Anne sütü sadece karın doyurmak için değil, pek çok hastalığa kalkan oluşturmak için de önemlidir.

6-"Bebeği dakika tutarak emzirin"

Genelde üç saatte bir emzirmek gerektiği bilinir. Ancak Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bebeklerin ilk 6 ay, sadece anne sütü ile beslendikleri dönemde günde en az 10-12 kez emzirilmesini önerir. Özellikle ilk zamanlarda sık sık emzirmek gerekir. Emzirme konusu kurala bağlanırsa anne strese girebilir, bu da sütün azalmasına neden olur.

7-"Bebeği ağladıkça emzirin"

Bu öneri de doğru değildir. Bebeğin emzirilme sinyalleri ile ilgili küçük ipuçları vardır. Buna göre bebeği ağladığında emzirmek oldukça güç olabilir çünkü bebek o an streslidir ve emmek istemeyebilir. Önce bebek sakinleştirmeli, sonra meme teklif edilmeli.

8-"Emzirmek hamilelikten korur"

Anne emzirirken de yumurtlama döngüsü devam eder. Bu nedenle korunma yöntemlerinden faydalanılması gerekir. Doğum sonrasında adet görme zamanları değişkenlik gösterebilir. Annenin bu dönemde mutlaka bir kadın doğum uzmanına danışması gerekir.

9-"Sürekli emzirirsen bebek kucak bağımlısı olur"

Özellikle ilk aylarda bebeğin güvene, temasa ihtiyacı vardır. İlk zamanlarda sık sık emzirmek, kucağa almak gerekir. Bebeği en sakinleştirici yer anne kucağıdır.

10-"Ek gıdaya geçikten sonra emzirmeyi bırak"

Bir yaşına kadar bebekler süt çocuğudur. Altıncı aydan sonra ek gıdaya geçilir ve onlara "tamamlayıcı beslenme" denir. Altıncı ayda yüzde 70 anne sütü, yüzde 30 tamamlayıcı gıda verilir. Ek gıdaya geçildiğinde emzirme kesilmez.

11-"Gripken sakın emzirme"

Bu inanışın tam aksine bebeğin anne hastayken emzirilmesi gerekir. Annenin hastayken dikkat etmesi gereken bebekle solunum temasının fazla olmamasıdır. Anne emzirirken maske takabilir, ellerini sık yıkayabilir. Anne sütündeki antikorlar ne kadar bebeğe geçerse, bebek o kadar hastalıktan korunur.

12-"Her emzirme sonrasında bebeğin gazı çıkarılmaz"

Her emzirme sonrasında mutlaka gaz çıkarma işlemi yapılır. Bebek, emerken hava yutabilir, bu da gaz sancısına sebep olur.

dadc31cf0dcf4e6e97ee9b756229e6ae

20 Kasım 2019 Çarşamba

Bahar temizliği için pratik ve etkili yöntemler

Baharın gelmesiyle birlikte dip köşe temizlikleri başladı. Temizlenmesi zor ve bakterinin en yoğun olduğu bölge ise banyolar. Banyonuzdaki bakterileri ve evinizdeki eşyaların daha temiz ve hijyenik olmasını istiyorsanız aşağıda vermiş olduğumuz önerilere göz atabilirsiniz.

Banyo aynası

Banyo aynanızdaki ve duşa kabindeki su lekelerinden şikayetçiyseniz birazdan vereceğimiz öneriyi deneyebilirsiniz. Üç sallama çayı suda beklettikten sonra sprey şişesine boşaltın ve aynanıza sıkın.Aynayı gazete ile silin. Aynanızın pırıl pırıl olduğunu göreceksiniz.

Tuvalet

Kirli tuvaletinizi temizlerken sirke en iyi dostunuz olacak.Sifon haznesine sirke dökün. Klozet kapağına da sprey şişesiyle sirke sıkın. Tuvalet kağıdıyla silin. Sifonu çekin. Böylelikle bir taşla iki kuş vuracaksınız. Bakteri ve parazitler yok olacaklar.

Duş teknesi

Temizlemekten en nefret ettiğimiz şey duş teknesi. Temizlemesi hem uzun sürüyor hem de belimiz ağrıyor. Bu faydalı ipucuyla artık duş teknenizi rahatlıkla ve hızlıca temizleyeceksiniz. Sirke ve sıvı deterjanı karıştırın. Diş fırçasıyla istediğiniz bölgeye uygulayın. Sonuç karşısında şoke olacaksınız.

Tuvalet fırçası

Tuvalet fırçanız tuvaletinizi temizlerken sayısız bakteriye maruz kalıyor. Bu nedenle tuvalet fırçaları sıklıkla temizlenmeli. Yapacağınız tek şey tuvalet fırçasına çamaşır suyu dökmek. Sık sık yaparsanız tuvalet fırçanızda hiçbir bakteri barınmayacaktır.

Çamaşır makinesi

Çamaşır makinenizde çamaşır yıkadığınızda makinenin kapağının iç kısmında istenmeyen maddeler birikebilir. Saç telleri ve iplikler çamaşır makinenizde sorun ve arıza oluşmasına neden olabilir. Kolayca temizlemek için elektrikli süpürgenizin ucuna ince bir havlu kağıt koyun. Böylelikle ulaşılması zor yerlere kolayca ulaşacak ve düzgünce temizleyebileceksiniz.

36797ea9d5994cb58a54d6c632c3c923

‘Aşk Geçmişim’ seyircisinden tam not aldı

Başrollerini Şebnem Bozoklu, Rıza Kocaoğlu ve Melisa Doğu'nun paylaştığı 'Aşk Geçmişim' görkemli bir şekilde perdelerini açtı.

Pangea ve Tatlı Ekşi Tiyatro'nun ortak prodüksiyonu olarak sezonun iddialı yapımları arasında gösterilen 'Aşk Geçmişim' 15 Ekim Salı akşamı prömiyerini gerçekleştirdi. Aralarında Demet Evgar, Doğa Rutkay, Kerimcan Kamal, Erkan Kolçak Köstendil, Cansu Tosun, Şükran Ovalı, Caner Erkin ve Kalben gibi ünlü isimlerin de bulunduğu gösterimde oyun alkış yağmuruna tutuldu.

Başrollerini Şebnem Bozoklu, Rıza Kocaoğlu ve Melisa Doğu'nun paylaştığı, yönetmen koltuğunda Tuğrul Tülek'in oturduğu, Ödüllü İskoç yazar D.C. Jackson'ın yazdığı anti-romantik komedi tarzındaki oyun, kurumsal bir şirkette yeni işe giren Tom ve aynı şirkette çalışan Amy'nin başından geçen olayları, kırık dökük aşk yaşamlarını dinamik ve eğlenceli bir üslupla konu alıyor. Oyuncuların her birinin en az 6 ayrı karakteri oynadığı oyunda, Şebnem Bozoklu, Rıza Kocaoğlu ve Melisa Doğu'nun muhteşem performansları da geceye damgasını vurdu.

Oyun ile ilgili tüm bilgilere; Uniqentertains sosyal medya hesaplarından, oyunun 24 ve 31 Ekim biletlerine de Biletix'ten ulaşılabiliyor.

b000afbf72744081823fc805da47e239