28 Ocak 2020 Salı

Kırmızı nasıl giyilmeli?

Sezonun en çarpıcı rengi kırmızı ile yapılmış kombinler.



Sezonun en çarpıcı rengi kırmızı ile yapılmış kombinler.
En iddialı renklerden biridir, kırmızı. Cesaretli olup tonsürton da kullanabilirsiniz. Fakat biz bunu bu aralar pek tavsiye etmiyoruz. Önemli olan tek bir parçada kırmızıyı etkili bir şekilde gösterebilmek. Siyah, taba, saks mavisi ve haki yeşiliyle kombinleyebilirsiniz. Kırmızıya en uygun makyaj nude tonlarda yapılanlar olacaktır. Çarpıcı olan rengi yoğun bir makyajla tamamlamamalısınız.
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
 

 

 

 

 




8e297ccb49d64237850a3287a92c9d7e

"Hayır" diyerek "Evet"

Dr. Dan Siegel, "Evet beyni"nin çocuk eğitimindeki önemini anlatıyor.



Dr. Dan Siegel, "Evet beyni"nin çocuk eğitimindeki önemini anlatıyor.
"Evet", sadece bir sözcükten ibaret değildir. Bir var olma, ilişki kurma hali ve merağa, büyümeye, esnek olmaya açılan bir kapıdır. Uluslararası tanınırlığa sahip bir eğitimci, nöropsikiyatrist ve çok satan yazar olan Dr. Dan Siegel böyle diyor. Siegel ve yardımcı yazar Tina Payne Bryson, bütün anne babalara çocuklarının içindeki kıvılcımı, onlara hayatları boyunca rehberlik edecek içsel bir pusulayı geliştirmek ve büyütmek için yol haritası sunan bir kitap yazmış. Kitabın adı "Evet Beyni: Çocuğunuzda Cesaret, Merak ve Esnekliği Nasıl Geliştirebilirsiniz?"
 
Lu Hanessian: Bu önemli bir mesaj ve kitap. Bütün ebeveynler, içsel bir istikrar ve doğruluk hissine sahip, hayal kırıklıkları ve kayıplarla baş edebilen, kendilerini tanıyan ve başkalarını, kendilerini derinden önemseyen çocuklar yetiştirmek ister. Birçok kişi bunun çok kolay olduğunu söyleyecektir. Siz, bunun "evet beyniyle" mümkün olduğunu söylüyorsunuz.
 
Dan Siegel: Evet, bu, "evet beyniyle" mümkün gerçekten! Ebeveynler veya bir çocuktan sorumlu olan -büyükanne, büyükbaba, bir koç veya öğretmen-, çocukların büyümesine destek olan herhangi birisi, beynin bir "evet beyni" durumuna geçebildiğini anlayınca şunu fark ediyor: Bir yetişkin olarak çocuk yetiştirmeye yetkinler ve tekrar tekrar yaratılan "evet beyni" durumları, hayatta bir olumluluk unsuru haline geliyor. "Hayır beyni" ise kendimizi tehdit altında hissettiğimizde söz konusu oluyor, kendimizi kapatıyoruz.
 
Lu Hanessian: Yani bir "evet beyni"; açık, esnek, tepki vermeden önce duraklayabiliyor, bardağın dolu tarafını görüyor, hatta bardağın dolu ve taşmakta olduğunu bile görüyor ancak "hayır beyni" ise...
 
Dan Siegel: "Hayır beyni", savaşmaya hazırlandığınız veya kaçmaya hazırlandığınız yerdir. Hatta, savaşmaya veya kaçmaya karar veremezsiniz, o zaman da kaslarınızı kasarsınız ve ne yapacağınıza karar verene kadar donakalırsınız. Bunlar, "hayır beyni"nin devreye giren tehdit durumlarıdır. Bir de bilincinizi kaybettiğiniz zaman sizi etkisizleştiren bir "hayır beyni" tehdit durumu bulunur. Bayıldığınızda, donakalmak üzere veya "savaş ya da kaç" halinde olduğunuzda devreye giren durumlara "tepki durumları" adı verilir. Örneğin, birkaç kere sertçe "Hayır" dediysem, içinizde -mizacınıza ve geçmişinize göre- bu tür bir tepkiselliğin arttığını hissedersiniz. Savaşmaya ya da bayılmaya meyledebilirdiniz. Hepimiz birbirimizden farklıyız ama bütün bu "hayır beyni" durumlarında öğrenmeye ve diğer insanlarla bağlantı kurmaya karşı kapanıyoruz. Bu, bir çocukta tekrar tekrar gerçekleştiği zaman çocuğun gelişimi engellenmiş oluyor çünkü çocuk yeni şeyler öğrenmeye ve başkalarıyla bağlanmaya artık açık olmuyor.
 
Lu Hanessian: Şu bahsettiğiniz "evet/hayır" egzersizini yaptığınız konferanslarda bulundum. Tekrarladığınız "Hayır"a kolektif tepki olarak insanların kendilerini korkmuş, küçük, kapalı veya katı hissetmiş olduklarını söylemeleri ve kolektif olarak, "Evet" demenin kendilerini "açık, özgür, güvende ve güven dolu" hissettirmiş olması inanılmaz. Yani bunları, çocuğumuzun bizimle ilişkiye girdiği durumlar olarak düşünürsek, ebeveynler için bu "Çocuğumla bağlantı kurduğumu hissettim" veya "Çocuğumla yakınlaşmak ve anlaşmak kolay" anlamına gelebilir. "Hayır beyni" söz konusu olduğundaysa birçok ebeveyn "Amaan, çok inatçı veya yargılayıcı" diyecektir ancak ebeveynlerin de bir "evet beyni" ve "hayır beyni" var.
 
Dan Siegel: Aynen öyle, Lu. Ebeveynler de bu ikisini ayırt edebildiklerinde-kitap fikri de buradan geldi- hayal kırıklığına uğradığında, sabrı taştığında, çocukları damarlarına bastığında, iş yerinde sorun yaşadığında, komşusu saçma sapan şeyler yaptığında "hayır beyninin" devreye girebildiğini ilk elden öğreniyor. Ve siz bir ebeveyn olarak bu durumdaysanız, tepkisel "hayır beyni" durumundaysanız, çocuğunuzla kavga ediyorsanız, kaçmak istiyorsanız, donup kalıyorsanız veya hatta bayılıyorsanız tüm bu tepkisel durumlar iyi, açık, anlayışlı ebeveynliği kapatır.
 
Bunun yerine, içinde bulunuyor olabileceğiniz "hayır beyni" durumundan bir "evet beyni" kavrayışına geçmeyi öğrenebilirsiniz. Bunun içinde de bütün bu anlattıkların var; açıklık, bir bağlantı hissi, merak. "Evet beyni"nin sinirsel devrelerine baktığınız zaman hayatın getirdiklerine yönelik pozitif bir yaklaşım var. Yaşadığınız bir güçlüğün, çökmek değil, daha fazla öğrenmek için bir fırsat olduğunu anlıyorsunuz. Bir arkadaşınız veya ailenizden biriyle yaşadığınız bir zorluğun, karşı saldırıya geçmek ve kin gütmek değil, daha yakınlaşmak için bir fırsat olduğunu öğreniyorsunuz. Bütün bu "evet beyni" yaklaşımları, birçok açıdan Carol Dweck'in "büyüme zihniyeti" veya Angela Duckworth'ün "metanet" kavramlarının, esnekliğin ve zorluklara bakıp "Bundan ne öğrenebilirim?" dediğiniz, pozitif bir zihniyette olmanın temellerini oluşturuyor.
 
Lu Hanessian: Kitap ebeveynlere "evet beyninin" temellerini gösteriyor. Burada BRIE kısaltması kullanılıyor: "B" denge (balance), "R" elastikiyet (resilience), "I" içgörü (insight) ve "E" empati. Bunu kısaca bir açıklar mısınız? Çünkü bunlar bir araya gelince gerçekten çok ilginç ve bilime dayanan bir kavram ortaya çıkıyor. BRIE, kendi kendisini güçlendiren, büyüme odaklı bir süreç ve bu süreci ne kadar beslersek o da bizim içimizde o kadar iyi şeyler yetiştiriyor. Entegre bir beyne neden oluyor ve bu entegrasyon da daha fazla entegrasyon yaratıyor.
 
"Evet beyninin" 4 elemanı:
 
1) Denge: Duygusal deneyimimizin bütün alanını kabul etmemize izin veren kavrayış durumu.
 
2) Elastikiyet: Tepkisellikten kavrayışa ve oradan dengeye geri geliş.
 
3) İçgörü: Kendimizi ve başkalarını anlamayı besleyen iç durumumuza dair farkındalık.
 
4) Empati: Diğerlerinin duygularına karşı ortaya çıkan duygulanım ve hislerimize ek olarak, bir insanın hislerini anlayabilme ve paylaşabilme becerisi.
 
Dan Siegel: "B", dengeyi temsil ediyor. Dengeli olmak, sahip olabileceğiniz geniş his yelpazesini, ortaya çıkan duyguları -bunlar bazen pozitif bazen negatif olabilir-, bazı şeylerin anlamlarını kabul etmek demektir. Hiçbir şeyi zorla uzaklaştırmadan, dengeli olarak, farkındalıkla ele alarak... Bu, sahip olabileceğiniz duygusal deneyim çeşitliliğini bir çeşit kavrayış durumudur. Böylece "Ben ya böyle ya da şöyleyim" demek yerine bütün bir duygu gökkuşağına açıksınızdır. Bu, yoğun duygulardan korkmak yerine duygu dalgalarında sörf yapmayı öğrenmek için beynin büyümesine izin veren bir entegrasyondur. Zihninizin gemisiyle, bedeninizin duygu deneyimleri arasından seyrederken ortaya çıkan tüm bu şeyler çok güçlü bir biçimde canlanmanızı sağlar. İşte bu, denge demektir.
 
Lu Hanessian:  Sadece ilk harfe odaklanacak olursak: Kırmızı, yeşil ve mavi bölgeler var. Bu bölgelerle çocuklara ve ebeveynlere ne zaman aşırı veya az uyarılmış olduklarını fark etmeyi öğretiyorsunuz. Sadece bir bakıp ne zaman tepkisel olduklarını görebiliyorlar.
 
 
 

 
Dan Siegel: Yeşil bölge, deneyim bandıdır. Alçak ya da yüksek, yoğun duygular bu nehirde güzel güzel akar. Bazen bu duygular o kadar üzücü olur ki kaotik bir hal alırsınız ve kırmızı bölgeye gelirsiniz. Bazen de kapanırlar ki esnek olamazsınız, o zaman da mavi bölgedesinizdir. Yeşil bölge ortadadır, bir tolerans penceresidir. Bunun bir ebeveyn için anlamı, bir çocuk veya ergene içinde bulundukları bölgenin farkında olmalarını ve yeşil bölgelerini genişletmeyi öğretebileceğinizdir. Örneğin, hayal kırıklığı, korku veya üzüntü hatta öfke duygularını deneyimleyebilirsiniz ancak artık dengede kalabilirsiniz, yani entegresinizdir. Eskiden tepetaklak oluyordunuz ama artık bir duyguyu deneyimlerken entegre kalabilirsiniz. Örneğin, çocuğun henüz öfke veya korkuyla baş edecek becerileri yoksa, duygularıyla anda kalması ve o yeşil bölgeyi genişletmesi için bir sürü teknik veriyoruz.
 
Lu Hanessian: Ve böylece, çocuğumuzun tolerans penceresini dikkate alarak birlikte genişletebiliriz. Çocuğumuzla zihinsel olarak anda kalacak şekilde bu bölgeyi nasıl genişletip derinleştirebilir, kendi "evet beynimizi" de geliştirebiliriz? O esnekliği neredeyse birlikte yarattığımızı söyleyebiliriz, değil mi?
 
Dan Siegel: Kesinlikle. Esneklik şu şekilde düşünülebilir: "Yeşil bölgeden çıkıp kırmızı veya maviye girdiğimde dengeye nasıl geri dönebilirim?" Bir ebeveyn olarak şunu yapabilirsiniz: Çocuğunuz yeşil bölgenin dengesinin dışında, kırmızı veya mavi bölgedeyse o esnada tepkisel bir "hayır beyni" durumundadır. Siz de ne hissettiklerini anlamak için çocuklarınızla birlikte çalıştınız ve "ehlileştirmek için isimlendir" deyimiyle ifade edildiği gibi içinde bulunduğunuz durumu tanımladınız: "Çok kızgınım ve kırmızı bölgedeyim" veya "Çok korktum ve mavi bölgedeyim" gibi. Araştırmalara göre, isimlendirdiğiniz zaman tanımlama yaparak beynin çok fazla sinyal ateşlemesi veya kapanması yerine, farkında oluyorsunuz ve yeşil bölgeye doğru hareket ediyorsunuz. Bu size sihirli bir şeymiş gibi gelebilir. Bunu şu şekilde düşünebilirsiniz: Bir ebeveyn olarak çocuğunuzun durumuna kendinizi ayarladığınız zaman, kendi düzensizliği içinde yalnız kalmış olan, kırmızı veya mavi bölgede bulunan çocuk sizinle bağlantı kuruyor. O zaman bu iki kişinin etkileşimi, çocuğun o anda sizi bir kaynak olarak kullanmasına ve "Kırmızıdan yeşile geri dönebilirmişim demek ki..." diye düşünmesine olanak tanıyor. Onlara biraz alan verebilirsiniz, nefeslerini hissederler, esneme hareketleri yaparlar, biraz yürüyüş yaparlar, biraz su içerler ve tekrar düzenli hale gelirler. Böylece çocuğunuza, ilk olarak, kendi durumunun farkında olmasını öğretmiş oldunuz. Yani, "hayır beyni" durumundayken nerede bulunmakta olduğunuzu bilin. Kendinize kızmaya gerek yok; sadece, nerede bulunduğunuzu bilin.
 
İkincisi, dengeni kaybettiğin ve "hayır beyni" durumunda olduğun zaman yeşil "evet beyni" durumuna geri gelebilirsin. Ebeveyninin sana öğrettiği teknikler var. Biraz nefes alıyorlar, biraz su içiyorlar, bir ellerini göğüslerine, diğer ellerini de karınlarına koyup nefeslerini hissediyorlar ve öğrendikleri bu beceriyi uyguluyorlar: "Hayır beyni" durumundan "evet beynine", tepkisellikten kavrayışa gitmek... Böylece onlara esneklik becerisini öğretmiş oluyorsunuz.
 
Lu Hanessian: Esnekliği öğretirken BRIE'nin İ'si olan içgörüyü, onlara ve kendimize olan içgörüyü de geliştiriyoruz. Yaşamanın, sevmenin ve çocuklarımızı daha dikkatli bir biçimde yetiştirmenin amaç ve yararlarından biri de içe bakabilme becerisi geliştirmek, kendimizi gözlemlemek ve ilişki içinde ve dünya üzerinde kim olduğumuzu anlamak.
 
Dan Siegel: Kesinlikle. Bir baba olarak ve dünya üzerindeki bir insan olarak bana göre, farkında olmayı öğrenmek, içeriye yönelik bir bakışı, kendi iç durumunun farkında olmuşu ortaya çıkarıyor; bu dünyada yalnız olmadığımızı ve çok ilişkisel canlılar olduğumuzu görmeye imkan veriyor. Böylece, kendi iç durumunuza olan içgörünüzle, B'deki "Dengede miyim?" veya "Dengemi kaybettim ve geri mi dönmeliyim?" sorusunu soruyorsunuz. Esneklik ihtiyacıyla birlikte, içgörünüz devreye giriyor ve "Şimdi yapmam gereken şey, karşımdaki kişiyle, hatta kendimle bağlantı kurmak" diyorsunuz. "Hayatın iyi olduğunu hissetmeye başlıyorum. Bazı şeyler şu an o kadar da yolunda gitmiyorsa, stresli, dengesi bozuk bir durumdaysam bile daha önce deneyimlediğim gibi dengeye geri dönebilirim" diyorsunuz. Bu derin bağlantı kurma deneyimlerini, içgörü becerileri öğretmek için kullanıyorsunuz. Durumunuzu değiştiren bu yöntemlerin daha esnek olmak için nasıl kullanılacağını öğretirsiniz.
 
Lu Hanessian: Ve bunlar da BRIE'nin E'si olan empatinin yapı taşları. Öğretilerinizde SNAG olarak kısalttığınız "Stimulate Neuronal Activation and Growth" ("Nöron Aktivasyonu ve Büyümesini Uyar") ifadesini çok kullanıyorsunuz. Pratiğini yaptığımız şey büyüyor. Bu durumda, empati gelişimi artırmak için bir ebeveynin, çocuklarının beynini nasıl SNAG'leyebileceğini açıklar mısınız?
 
Dan Siegel: Burda verilmek istenen düşünce, dikkat neredeyse, nöronal ateşleme akışının ve nöronal bağlantı büyümesinin de o yönde olacağıdır. Bunun anlamı, bir çocuğa dikkatini nereye odaklanmasına yardım ederseniz -iç durumuna veya bir başka insanın, aile üyesinin ya da sizin durumunuza empati duyması için- orada nöronal aktivasyonu uyarıyorsunuz. Çocuğunuzun entegre, güçlü yapısı olan bir beyin geliştirmesini sağlamak için sinir cerrahı olmanız gerekmiyor. Kendi beyinlerindeki bağlantıları, entegrasyon yönünde tekrar şekillendirmeleri için onlara ilham veren bir ilişki kurmanız gerekiyor.
 
Nöronal aktivasyonu uyardığınız yer, dikkatin gittiği yerdir. Dikkati odaklamaya yardımcı oluyorsunuz, nöral ateşleme akışı oluyor ve nöral bağlantılar büyüyor; bu, SNAG'in G'si ("büyüme"). Nöroplastisitenin güzelliği de burada. Enerji ve bilgi akışı dikkat tarafından yönlendirildiği için bu akışı paylaştığımız ilişkimiz, gerçekten çocuğumuzun beynine şekil verebilir, aktive olan devrelerdeki nöronal aktiviteyi uyarabilir, genleri devreye alıp proteinler üretebilir ve gerçekten birbirleriyle fiziksel ve anatomik bağlantılarını güçlendirebilir! Eğer ebeveynseniz, çocuğunuzun beynini nasıl SNAG'leyebilirsiniz? Bunun yanıtı "çocuğun refahı doğrultusunda" olacaktır. Peki bunu nasıl yapacaksınız? Bu da tamamen entegrasyon ve "evet beyniyle" alakalı. Nasıl bir entegre olmuş "evet beyni" durumu yaratmalısınız ki çocuğunuz sizinle büyürken tekrar eden durumlar, hayatındaki olumluluk unsurları haline gelsin? Bir durum, beynin SNAG'lenmesi sayesinde bir unsur haline gelir.
 
Lu Hanessian: Bir keresinde "Entegrasyon, gözle görülebilir bir iyiliktir" demiştiniz.
 
Dan Siegel: Kesinlikle.
Lu Hanessian: Şimdiki sorumsa sınır koymakla alakalı. "Evet beyni", tabii ki serbestlikle ilgili değil. Her şeye "evet" demekle ilgili değil. Kendi "evet beynimizi" geliştirdiğimiz zaman sınırlar koyabiliriz ve "hayır" diyebiliriz, esneklikle karşılık verebilir, samimi bir şekilde kendi seçimlerimizde durabiliriz. Başka bir deyişle, bir nevi "evet" enerjisiyle "hayır" diyebiliriz.
 
Dan Siegel: "Evet beyni" adlı bir kitabın en büyük sorunu, insanların "Serbest bırakan bir ebeveynlik bu" diye düşünmeleri ama bu kesinlikle bizim dediğimiz şey değil. Basit bir örnek verelim: Bir çocuk, akşam yemeğinden önde dondurma istiyor, siz de "Kesinlikle hayır! Olmaz öyle saçma şey!" diyorsunuz. Şöyle bir diyalog da söz konusu olabilir: "Yemekten önce dondurma yiyebilir miyim?", "Çıldırdın mı! Daha kaç kere böyle saçma sapan sorular soracaksın?" Şu da bir alternatif: "Yemekten önce dondurma yiyebilir miyim?", "Ben de çok acıktım ve yemekten önce dondurma kulağa çok güzel geliyor. Önce yemeğimizi yiyelim. Biliyor musun benim de canım çok vanilyalı çekti. Sonra neli alacağımıza karar verelim mi? Önce yemek yiyelim, sonra da ne zaman beraber dondurma yiyeceğimizi planlarız." İsteği duydunuz, bunu da PART diye kısaltıyorum: "İstek karşısında orada bulunuyorsunuz ("P", "present), isteğin karşısındaki hislere uyum gösteriyorsunuz ("A", attune"), bunlara katılıyorsunuz ("R", "resonate"), "Ben de dondurma isterdim, seninleyim" diyorsunuz ve güven oluşturuyorsunuz ("T", "trust"). Aslında "Hayır, dondurma yemeyeceğiz" diyorsunuz ve devam ediyorsunuz: "İsteğinin ardında yatan hisleri seviyorum, bunu istemen çok anlaşılabilir bir şey. Bu yüzden, besleyici yemeği yedikten sonra dondurma sevgimizi paylaşmanın bir yolunu bulalım." Bu örnekte, yapıyı oluşturuyorsunuz ve çocuğunuza kendi arzularını ve neyin nasıl yapılmasını istediğini ifade etmesini öğretiyorsunuz. Yapıyı oluşturuyorsunuz ve "Hayır, o şekilde olmayacak" diyorsunuz ancak "İsteğinin ardında yatan arzuyu görüyorum ve bu his, benim bile katılabileceğim bir his" mesajı veriyorsunuz. İşte bu, bir yapı oluşturarak "evet beyni" yaklaşımı sunmaktır ve "yemekten önce dondurma yemiyoruz" sınırını koymaktır.
 




d6252e9e3dbb415c9dc5daeeb5e03eeb

27 Ocak 2020 Pazartesi

Kiron koç burcuna ilerledi - Çocuksu saflığın yaratıcı becerileri doğuyor

Bengü Karagül, koç burcunda ilerleyen Kiron'un etkilerini yazdı.



Bengü Karagül, koç burcunda ilerleyen Kiron'un etkilerini yazdı.
Kiron ezoterik astrolojide ruhun yaralarını temsil eder. Yunan mitolojisinde Filozof ve şifacıdır. Ancak kendini iyileştirme becerisinden yoksundur. Yaraların sebep olduğu farkındalık sayesinde sınırlarını bilir ve olgunlaşır. Sınırlayıcı etkisi sebebiyle biraz Satürn etkisi taşır. İnsan tekâmül eden bir varlıktır. Deneyimin doğasına uygun olarak gelişip büyümek ister. Gelişiminin bazı aşamalarında sınırları yıkma arzusu açığa çıkar ki bu da Uranüs etkisidir. Kiron yaralar iyileştikten sonra sınırları kaldırır. Önce yaraya sebep olan konu bilinçli farkındalığa gelir. Çözüme kavuşur, tutum ve davranışlar değişir. Akabinde sınırlar kalkar. O zaman Kiron'un Uranüs etkisi açığa çıkar.
 
Koç burcu ifade edilmemiş potansiyeli temsil eder. Saf dürüst ve bağımsızdır. Ezoterik astrolojide Güneş, tanrı tarafından yönetilir.  Güneş tanrı ateştir, birleştirici ve dinlendiricidir. Büyüten ve yükseğe tevdi edendir. Koç burcu sübjektif enerji taşırken, evrensel fikirlere çok açıktır. Bu enerjiyi nasıl şekillendireceğini bilemezse bencilce ve çocukça davranır. Bildiklerini tezahür ettirememekten kaynaklanan gerginlikleri olur. Yaşamdaki amacı kendini keşfetmek ve farkındalığını forma sokmak olan burcun insanı bunu başaramazsa; yalnız, despot, öfkeli olur.
 
Kiron, Nisan 2027 yılına kadar Koç burcunda ilerliyor. Çocuksu kabiliyetlerin engellenmiş enerjisi açığa çıkıyor. Uranüs, Koç burcu transiti etkisiyle alıştığımız yenilenme ve devinim enerjisi Kiron, Koç ile devam ediyor. Ancak bu sefer daha derinde kalan, içgüdüsel olarak kendimizi korumak adına üstünü örttüğümüz bireysel yaraları eşeliyor. Yaranın sebep olduğu sınırlarda yaşamak başlangıçta güvenli olsa da, gelişip büyümeye engel olur. Bizi sınırlayan üstü örtülü inanç ve alışkanlıkların kısırdöngüsü ile yüzleşme dönemindeyiz.  Öfkeli tutumlar, öğrenme güçlüğü, inatçılık açığa çıkarken, yakıcı duyguların altında kalan çocuksu neşe filizleniyor. Çocukluğumuzun hesapsız, mutlu ve yaratıcı arzuları palazlanıyor. Bu transit boyunca ruhun varoluş doğasına uygun olarak farkındalığımızı forma sokan koşullar gelişirken, yaralarımız iyileşiyor. Çocuksu saflığımızın yaratıcı becerilerine uyanıyoruz.
 
 



2dcde98be79c49bb90a070afd839e61c

Evcil hayvanlar için deprem çantası

Evcil hayvanlar için hazırladığımız deprem çantasında neler olmalı?



Evcil hayvanlar için hazırladığımız deprem çantasında neler olmalı?
Deprem, çok dikkat etmemiz ve hazırlıklı olmamız gereken bir doğal afet. Kendimiz için hazırladığımız deprem çantaları gibi bir de minik dostlarımıza çanta hazırlamalıyız. İşte o çantaya koyulması gereken malzemeler:
 
Su koymak için küçük bir kap
Kuru mama, konserve mama, su
Yolculuklarda sakinleştirici olarak kullanılan Sedatif
İlk yardım malzemeleri (tentürdiyot, oksijenli su, antibiyotikli pomad, sargı bezi, permatik, steril eldiven, cerrahi iplik, mümkünse ufak bir makas, steril gazlı bez, antibiyotik tablet, ağrı kesici - veterinerden alınmış olmalı)
Aşı karnesi
Göğüs tasması (Uzun süre dışarda kaldığımızda evcil hayvanımızı sürekli kafeste tutmak onun için zor olacaktır. Hem tuvalet ihtiyacını rahatça gidermesini hem de kaçmamasını sağlayabiliriz)
Evcil hayvanı sarmak için polar
Birkaç adet hasta altı bezi/pedi (Kafesin içine koymak için)
Evcil haycanınızın sığacağı büyüklükte bir bez çanta
Evcil hayvan taşıma kutusu (Düzenli olarak evinizde ulaşabileceğiniz bir yerde durması önemlidir)

 



0f2b6589fe4944908d7c13964811b003

19 Ocak 2020 Pazar

Hamilelikte su gelmesi hakkında bilmeniz gerekenler

Doğumunuz başladığında suyunuzun geleceğini biliyorsunuz, peki bu durumda nelere dikkat edilmesi gerektiğini hiç düşündünüz mü?



Doğumunuz başladığında suyunuzun geleceğini biliyorsunuz, peki bu durumda nelere dikkat edilmesi gerektiğini hiç düşündünüz mü?
Bazı kadınlar, sularının gelmesinden korktukları için hamileliklerinin son dönemlerinde dışarı çıkmaya çekinirler. Aslında büyük bir sıvı patlaması yerine sadece sızıntı görülme ihtimali daha yüksek olduğundan, suyunuzun gelip gelmediğini anlamak zordur. Suyunuz geldiğinde, önemli olan sakin kalmak gerektiğini hatırlamaktır; çünkü bu, uzun bir doğum sürecinin ilk adımıdır.
 
Nedir bu "su"?
Genelde "su" olarak adlandırılan bu sıvı, aslında bebeğinizi sarmalayarak onu enfeksiyonlardan koruyan ince zar ve amniyon kesesinin içini dolduran amniyotik sıvıdır. Amniyon kesesi, doğum öncesinde, doğum süreci boyunca ya da doğum anında bile yırtılabilir. Suyunuzun gelmesi, kesin bir doğum öncesi belirtisidir ve doktorunuza/ebenize söylemeniz gereken bir şeydir.
 
Suyum geldiğinde doğum başlayacak mı?
Suyunuzun gelmesi, doğumun hemen o an başlayacağı anlamına gelmez. Sancılar hemen de başlayabilir, daha sonra da. Adet sancılarına benzeyen, gittikçe yoğunlaşan bir his tecrübe edebilirsiniz. Sancılar, suyunuzun gelişinden saatler ve hatta bazen günler sonra da başlayabilir.
 

 
Suyum geldiğinde ne olur?
Suyunuz yavaş bir sızıntı şeklinde, damlayarak ya da çok nadiren de olsa, şiddetli şekilde fışkırarak gelebilir.
 
Beklenen doğum tarihinden önce suyum gelirse ne yapmalıyım?
Suyunuzun geldiğini düşünüyorsanız, ancak beklenen doğum tarihiniz henüz gelmediyse, sancınız olsun ya da olmasın, hemen hastanenizi ya da doktorunuzu aramalısınız. Çünkü böyle bir durumda bebeğiniz prematüre olarak kabul edilir ve acil müdahale gerektiren komplikasyonlar görülme ihtimali de olabilir demektir.
 
Doktorunuz suyunuzun kesinlikle gelip gelmediğini nasıl kontrol eder?
Suyunuzun geldiğini düşünüyorsanız doktorunuza ulaşın. Pedlerinizi ya da iç çamaşırlarınızı saklayın ve doktorunuza gösterin. Herhangi bir şüpheniz varsa eğer, doktorunuz suyunuzun kesinlikle gelip gelmediğini anlamak için aşağıdaki yöntemlerden birini kullanabilir:
Suyun toplanıp toplanmadığını görmek için vajinaya spekulum yerleştirmek: Doktorunuz, enfeksiyon testi için patolojiye göndermek üzere sürüntü testi yapabilir.

"Amnicator" testi kullanmak. Amniyotik sıvı ile temas ettiğinde koyu maviye dönüşen turuncu renkli pamuk çubuk (Turnusol kağıdı gibi suyun pH dengesini ölçerek suyun amniyon suyu olup olmadığını tespit eden bir araç.)

 
Bazen bu yöntemlerin hiçbiri kesin sonuç vermez; en tecrübeli doktor bile suyun gelip gelmediğini anlamakta güçlük çekebilir. Bu durumda yapılabilecek tek şey, daha fazla sıvının gelip gelmeyeceğini görmek için beklemektir. Çoğu zaman, su gelmemişse, eve gidebilirsiniz –bebek prematüre değilse eğer.
 

 
Sıvının rengi farklıysa ne olur?
Zar yırtılır ve sıvıda sarı, yeşil ya da kahverengi bir renk değişikliği fark ederseniz eğer, hemen hastanenizle ya da doktorunuzla temasa geçmeniz gerekir. Bu, büyük ihtimalle mekonyumdur, yani bebeğinizin ilk bağırsak hareketi ile gelen madde. Renkte hafif bir değişim, endişe sebebi değildir ancak koyu ve kalın bir kıvam, ciddi problemlere işaret ediyor olabilir.
 
Mekonyumun kalınlığı, bebeğinizin stres altında olduğunun göstergesi olabilir. Üzerinde sıvı olan mendilleri, çamaşırları ya da pedleri doktorunuza göstermek üzere saklayın.
 
İngilizce'den çevirip derlediğimiz bu haber kidspot.com.au adresinde yayınlanmıştır.
 
 
 



9fdbe32012024eebafb68cf712d8d54e

Kadınlara dört mevsim makyaj önerileri

Luca Mannucci'den ünlülerin makyaj tüyoları ve mevsime göre makyaj önerileri...

Dünyaca ünlü makyaj uzmanı Luca Mannucci ünlülerin makyaj tüyolarını paylaştı. 


Monako Prensesi Charlene ve pop müziğin dev ismi Tina Turner'ın makyajcısı Luca Mannucci, makyajla ilgili önemli ipuçları verdi.


Kadınların makyajda ilkbahar, kış, sonbahar ve yaz olmak üzere ayrıldığını belirtirken, Türk kadınlarının saç, yüz ve göz rengi nedeniyle 'sonbahar' kadını olduğuna dikkat çekti.


Sonbahar kadını

Cilt: Koyu ten, açık altın tonları.

Gözler: Kahverengi ya da koyu yeşil.

Saç: Kahverengi, bakır kahve ya da koyu kızıl.


Makyaj ve kıyafet renkleri: Krem, fildişi, fındık kahvesi, bronz, turuncu, altın sarısı, hardal sarısı, safran, yeşil, koyu yeşil, kahverengi, alev kırmızısı, mor.

Ünlü sonbahar kadınları: Sandra Bullock, Cindy Crawford, Julia Roberts, Sophia Loren


İlkbahar kadını

Cilt: Açık altın tonlarında

Gözler: Açık mavi, yeşil, ela.

Saç: Altın sarısı, bakır tonlarında açık kahve ve İrlanda kızılı.


Makyaj ve kıyafet renkleri: Fildişi, krem, bej, somon pembe, su yeşili, mavi, turkuvaz, sarı mimoza, tütün kahvesi.

Ünlü ilkbahar kadınları: Charlize Theron, Gwyneth Paltrow, Nicole Kidman, Sharon Stone


Yaz kadını

Cilt: Açık pembe.

Gözler: Gri, açık mavi.

Saç: Platin sarı, küllü sarı, açık kahve ve gri.


Makyaj ve kıyafet renkleri Beyaz, platin, gümüş, mavi, siyah, şeker pembe, çilek kırmızısı

Ünlü yaz kadınları: Marilyn Monroe, Barbara Streisand, Cameron Diaz


Kış kadını

Cilt: Açık pembe, açık ya da koyu buğday cilt.

Gözler: Koyu kahve, siyah, mavi.

Saç: Koyu kahve, küllü kahve, mor kızıl.


Makyaj ve kıyafet renkleri Beyaz, platin, mavi, siyah, menekşe, koyu kahve, tavus yeşili, siyah, yakut kırmızısı, fuşya, ametist.

Ünlü kış kadınları: Liza Minnelli, Penelope Cruz, Elizabeth Taylor


Mannucci'den öneriler

- Açık tonlarda göz farı ve kalem kullanmayın.

- Allık hafif şeftali tonlarında olmalı, elmacık kemiklere gül pembesi kullanabilirsiniz.

- Bana göre bir kadın için en önemli makyaj malzemesi ruj. Rujsuz sokağa çıkmayın ve mutlaka bir siyah kalem çekin.

- Parlak kırmızı ruj hiç şüphesiz Akdenizli kadının olmazsa olmaz tek ürünü.

- Fondöteni çok fazla kullanmayın. Tüm yüze en fazla 2 damla.

- İyi bir fondöten cildinizi zararlı dış etkenlerden korur.


- Sarışınlar için makyaj biraz daha uğraştırıcıdır. Bazı beyaz tenli ve çilli açık kumrallar doğal ışıklarını vurgulayan narin pastel tonlarla harika görünürler. Mercan, somon rengi ve doğal bej yanaklar ve dudaklar için mükemmeldir.

- Fondöteni cilt tipinizden koyu seçmeyin.

- Kendimi makyajsız daha iyi hissediyorum diyen kadınlara inanmıyorum ve kız arkadaşını makyajsız tercih eden erkeklere de inanmıyorum. Böyle diyen erkeklere karşı da dikkatli olun. Çünkü dikkat edin, hep böyle söyleyen erkekler full makyajlı sanatçıları beğenirler. Dolayısıyla bir kadın erkek arkadaşı ya da kocası için de makyaj yapmalı.


2c9fe96626504e63a255b1f3db213083

14 Ocak 2020 Salı

Soyanın bilinmeyen 5 faydası!

Soyanın hiç bilmediğiniz faydaları...



Soyanın hiç bilmediğiniz faydaları...

Protein açısından zengin sayılan etten bile daha fazla protein içeren soya(%38), çağın mucize besinleri arasında...
 
Prostat kanseri ve meme kanserinden korur. Kanser riskini azaltır.

 
Kalp ve damar hastalıklarından korur.

 
Osteoporozdan yani kemik erimesinden korur, kemikleri güçlendirir.

 
Sindirim sisteminin çalışmasını düzenler, hazmı kolaylaştırır. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve kabızlığı önler.

 
Yaşlanmaya bağlı hastalıkları önler ve yaşlanmayı geciktiren besinlerin başında gelir. Alzheimer riskini azaltır.




87394e7ce32945268bcc85ef6d00b09c

Cilt temizleyen maskeler

Cildinizi temizlemede yardımcı olacak doğal maskeleri biliyor musunuz? İşte cilt temizleyen ve canlandıran maske tarifleri...



Cildinizi temizlemede yardımcı olacak doğal maskeleri biliyor musunuz? İşte cilt temizleyen ve canlandıran maske tarifleri...
Cildiniz, sizi temsil eden bir aynadır. Cilt temizliğinde üç temel aşama söz konusudur. Bu aşamaların arasında; genel yüz temizliği, peeling (arındırma) ve maske uygulaması yer almaktadır. Ergenlik dönemi ile cilt dokusunda değişmeler meydana gelmektedir. Bu değişmeler, cilt sorunlarını ortaya çıkarmaktadır. Sivilce problemleri başta olmak üzere siyah nokta ve T bölgesinin yağlanması sıklıkla karşılaşılan cilt problemleridir. Sağlıklı bir cildin ön şartı derinlemesine temizliktir. Sizler için derlediğimiz doğal temizlik yöntemleri ile ışıl ışıl bir cilde sahip olabilirsiniz.
 

 
Esmer şeker ile peeling uygulaması
Esmer şekerin tanecikli yapısı, cilt dokusunu arındırır. Esmer şeker ile yapılan peeling uygulaması, cilt dokusuna yumuşaklık kazandırır.
 
Esmer şekerli peeling malzemeleri:
2 tatlı kaşığı toz esmer şeker
1 tatlı kaşığı Türk kahvesi
1 tatlı kaşığı vanilya özütü

 
Dilerseniz malzemeleri küçük bir kavanozda saklayabilirsiniz.
 
 
 

 

 
Taze arı poleni maskesi
Arı poleni, besin takviyesi olarak bilinir. Arı poleninin içerisinde yer alan H vitamini cilt dokusunu gençleştirir. Bu maske, gençlik anahtarı olarak da anılır.
 
Taze arı poleni maskesi için malzemeler:
2 tatlı kaşığı taze dövülmüş arı poleni
1 tatlı kaşığı çiçek balı

 
Temizlenmiş cildinize uyguladığınız maskeyi, 1 saat kadar bekletebilirsiniz.
 
Dilerseniz maskeyi önceden hazırlayarak, oda sıcaklığında saklayabilirsiniz.
 
 

Gül toniği
Hassas ve alerjik cilt yapılarına uyum sağlayan gül toniği, cilt kızarıklarının gidirilmesine yardımcı olur. Gül toniği, yüz ve boyun çevresine de uygulanabilir.
 
Gül toniği için malzemeler:
Bir su bardağı maden suyu
Bir çağ bardağı limon suyu
1.5 su bardağı gül suyu
Gül yaprakları

 
Cam şişe içerisinde malzemeleri hazırlayınız. Hazırladığınız toniği, temizlenmiş bir cilde uygulayınız.
 
Çilek maskesi
Çilek, içerisinde folik asit içerir. Folik asit, hücrenin yenilenmesini sağlar. Çilek maskesi, ciltteki ölü deriyi arındırarak, yumuşak bir doku kazandırır. Çilek maskesi sivilce ve siyah nokta oluşumunu önler.
 
Çilek maskesi için malzemeler:
4 adet ezilmiş çilek

 
2 tatlı kaşığı bal

Çilek maskesini, temizlenmiş bir cilde uygulayınız. Bu karışımı 20 dakika boyunca maskeyi yüzünüzde bekletebilirsiniz.
 
Öneri: Maske tariflerini uygulamadan önce ellerinizin temiz olduğundan emin olun. Güzellik maskelerini hafta 1-2 kez uygulayabilirsiniz. Gözeneklerin sıkı bir görünüm kazanması için cilt toniğini düzenli bir şekilde uygulayın. Cildinizi zararlı güneş ışınlarında korumak için güneş kremi kullanmaya özen gösterin.
 



64c3807fc61948cda9cb851a17b849d9

6 Ocak 2020 Pazartesi

Boşanmanın psikolojik etkileri

Ülkemizde her geçen yıl boşanma oranları giderek artmakta. Her yıl 250.000'den fazla insanın yaşam şekillinin değiştiğini düşünecek olursak duruma psikolojik açıdan da değinmekte fayda olduğunu düşündük. Kadının, erkeğin ve çocukların Boşanmanın olumsuz etkilerinden en az hasarla nasıl korunabileceğini Psikiyatrist/Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, açıkladı.

Ülkemizde her geçen yıl boşanma oranları artmaktadır. Yılda ortalama 130-140 bin çift boşanmaktadır. Bu rakamlar her yıl 250.000'den fazla insanın yaşam şekillinin değiştiğini göstermektedir. Ayrıca buna çocuklar dâhil değildir.

Boşanmanın kadınlar üzerindeki etkileri

Boşanan kadınların yaşamındaki değişiklik erkeklerinkine göre daha farklıdır. Boşanan kadınların her biri farklı sorunlar yaşamaktadırlar. Sosyal desteği ve baş etme gücü iyi olanlar bu durumu daha iyi yönetirken gene de sıkıntı çekerler. Belki de bu nedenle toplumda kadınlar bir sürü soruna, aldatılamaya, şiddete rağmen devam ettirmeye çalışırlar.

Boşanma aslında birçok kaybı da beraberinde getirir. Ekonomik kayıplar, toplumsal konumunda kayıplar, arkadaş ortamından uzaklaşmanın yarattığı kayıplar, kendine güvende kayıplar ve kendi ailesinin baskısının yarattığı kısıtlanmışlığın getirdiği kayıplar bunlara örnek olarak verilebilir.

Boşanan kadının en büyük sorunu, toplumun ona bakış açısıdır. Her sosyo-ekonomik sınıfta bu en önemli sorun olarak karşımıza çıkar. Ne yazık ki erkeklerin gözünde boşanmış çabuk elde edilebilir bir kadın olarak görülür. Bununla birlikte diğer kadınların gözünde eşi için bir tehlike olarak düşünülür. Bunlar boşanmanın yükünün yanı sıra, ek bir yük getirir. Sonuç olarak boşanmış kadın diğer insanlarla da daha az görüşür bir hale gelir.

Çalışmayan boşanmış kadın; nafaka almakla ilgili sorunlar, geçim sorunları, kiminle yaşayacağı ile ilgili sorunlarla baş etmekte zorlanır.

Çocuğu olan boşanmış kadın, hem çalışma mecburiyeti hem de çocuğunun bakımı ile ilgili sorunlarla boğuşur. Bunun ayanında ilgisiz bir eski koca varsa çocuğu için hem anne hem de baba olmak zorluğu oluşur.

Boşanmış kadın bu sorunlarla baş etmeye çalışırken; iç dünyasında yaşadığı yalnızlık duygusu, özgüven kaybı, gelecek kaygısı, yeni tanışacağı kişilere güvenmekle ilgili sorunlar, depresyon, baskı altında hissetme, toplumun bakış açısıyla baş etme, uygunsuz talepler ve tacizlerle mücadele, yükünü oldukça artırır.

Kadınların boşanmayla baş edebilmesi için yapması gerekenler;

Boşanır boşanmaz kadın her şeyle birden mücadele etmeye kalkmamalıdır. Öncelikle bu kaybın yaşanması sonucu oluşacak bir yas süreci olacaktır. Moral bozukluğunun yoğun olduğu bu dönemde kararlar almak uygun değildir.Alacağınız kararlar yeni hayatınızı şekillendirecektir. Bu nedenle acele etmeden kararlar alın.Çalışmayan kadınların iş bulması önemlidir. Böylece kendine güveni artacaktır.Eski eşe ait evde eşya bulundurmayın, bu geçiş sürecini hızlandıracaktır.Uzun zamandır değerlendirmediğiniz kendi kuvvetli yanlarınıza odaklanın.Evliliğiniz boyunca yapmak istediğiniz ancak zaman bulamadığınız aktivitelerle ilgilenin.İmkânınız varsa kısa bir tatil yapın-Ailenizle mutlaka görüşün, onların desteğini almak önemlidir.

- Yakın arkadaşlarınızdan uzaklaşmayın. Onlarla mutlaka görüşün.

- Yeni insanlarla tanışmaktan çekinmeyin. Yeni ilişkilerde sınırlarınızı ve kurallarınızı kendiniz belirleyin. İlişkilerde aceleci davranmayın.

- Egzersiz yapın, bu hem beden hem de ruh sağlığınıza iyi gelecektir.

- Alkol ve sigaradan uzak durun.

- Sağlık problemlerinize özen gösterin.

- Eski eşinizin hayatınıza müdahale etmesine izin vermeyin.

- Ruh haliniz uzun süre kötü gidiyorsa mutlaka bir psikiyatristten yardım alın.

Boşanmanın erkekler üzerindeki etkileri

Ülkemizde boşanmalar her yıl % 5 artıyor. Ekonomik sorunlar, tartışmalar boşanmanın en sık nedenleri olarak gözüküyor.

Yapılan araştırmalarda boşanmaların sadece % 9'unun erkeklerin istemiyle olduğunu, % 30'unun her iki eş tarafından bu kararın alındığını gösteriyor. Bu şu anlama geliyor; erkekler boşanma kararı almakta kadınlara göre daha fazla zorlanıyor.

Bilinenin aksine boşanmalardan erkekler kadınlara göre daha fazla etkileniyor. Belki evlilik kurumu erkeğe daha fazla konfor sağlıyor ve bunu kaybetmek onlar için daha güç. Boşanma sonucu erkeklerin sadece üçte biri kendini daha özgür hissetmiş ancak çoğunluk kendini sıkıntılı hissediyor.

Erkekler boşandıklarında; mal paylaşımı nedeniyle, ekonomik olarak sıkıntıya girebiliyorlar. Bununla birlikte kadının ev içindeki rolü nedeniyle kendi hayatını devam etmekte erkekler için güçlükler oluyor. Eğer erkek ayrıldıktan sonra yalnız yaşıyorsa; ev düzenini kurması, yemek, temizlik, bulaşık ve ütü gibi konularda oldukça zorlanıyor.

Boşanan erkek çevresinden de uzaklaşmak durumunda kalıyor. Kendisi gibi yalnız arkadaş bulması daha güç olduğundan, boş zamanlarını nasıl geçireceği konusunda zorluk yaşıyor. Tatile bile giderken arkadaş bulamakta zorlanıyor. Alkol ve sigara kullanımı artabiliyor.

Eski eşiyle yaşayan çocuklarıyla görüşmesi de sınırlandığından duygusal olarak kendini yalnız hissediyor.

Tüm bu güçlüklerle baş edebilmesi için boşanmış erkeklere öneriler:

Boşanma sonrası yeni kararlar alırken aceleci olmayın, çünkü bu kararlar sizi yaşam boyu bağlayacak olabilir.

Eşten ayrılma kişide yas oluşturabilir. Bu nedenle ilk dönemlerin zor olacağı akılda tutulmalıdır.

Eski eşinize ait eşyaları evinizde bulundurmayın.

Ailenizle mutlaka görüşün, kendinizi soyutlamayın.

Arkadaş davetlerine katılın, yalnız kalmak size iyi gelmeyecektir.

Çocuklarınızla mutlaka görüşün ve onlarla iyi zaman geçirin. Bu durum hem size hem de çocuklarınıza duygusal açıdan iyi gelecektir.

Evinizde bir düzen kurmaya özen gösterin. Bu sizi iyi hissettirebilir.

Alkol, uyuşturucu ve sigaradan uzak durun. Yalnızlık bu alışkanlıklara bulaşmak için bir neden olabilir.

Sağlığınıza mutlaka özen gösterin.

Egzersiz yapın, hem ruhsal hem de fiziksel açıdan kendinizi iyi hissedersiniz.

Depresif hissediyorsanız mutlaka bir psikiyatrist ya da bir psikologdan yardım isteyin.

Yeni insanlarla görüşmekten çekinmeyin. Ancak yeni bir evlilik için aceleci olmayın.

Eski eşinizin hayatına müdahale etmeyin.

Eski eşinizin sizle ilgili üzücü konuşmalarına ve müdahalelerine izin vermeyin.

Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkileri

Günümüzde boşanma artık normalleşmiş durumda. Ne yazık ki her geçen gün de artıyor. Her ne kadar eşler bu durumdan etkileniyorlarsa da çocuklar daha farklı etkileniyorlar.

Çocukluk her biri birbirinden farklı dönemlerden oluşmaktadır. Her yaşın ihtiyaçları ve algılamaları farklı düzeyde olmaktadır. Dolayısıyla ebeveynin boşanması; çocukları, yaşına göre faklı düzeyde etkileyecektir. Ancak her şeye rağmen çocuklar anne baba ayrıldıktan 2 yıl sonra bu durumu kabullenmeye başlarlar ve 6 yıl sonra durum normalleşir.

Boşanan çiftin, boşanma kararı aşamasından başlayarak her dönemde çocuklarına karşı açık ve dürüst olması gerekmektedir. Bu belki de boşanma esnasında çocuğun etkilenme düzeyini en aza indirmekte en önemli kuraldır.

Yaşlara göre çocuklarda görülen davranış değişiklikleri.

0-2 yaş grubu:

Genelde çocuğun daha bir şey anlamadığı bir dönem olarak değerlendirmemek gerekir. Bu yaşta da çocuk olup bitenleri ve ayrılığı algılayabilir. Bu dönemde çocuklarda ağlama nöbetleri, kilo artışında durma, boy uzamasında durma, hırçınlık, oyuncaklarına karşı ilgisizlik görülebilir.

3-6 yaş grubu:

Bu yaş belki diğer yaşlara göre en çok etkilenen yaştır. Bu dönemde çocuk kendisini ailenin merkezine koyar. Olan bu olumsuzluktan kendini sorumlu hisseder. Dolayısıyla bu dönemde kendini suçlayabilir. Parmak emme, tırnak yeme, hırçınlık, öfke nöbetleri, uyku ve iştah sorunları, inatçılık, tuvalet eğitiminde sorunlar ve depresyon gibi belirtiler görülebilir.

7-12 yaş grubu:

Boşanma durumu, çocuğa açıklıkla anlatılmalıdır. Bu yaş grubunun özelliği artık sosyalleşmiş olup, okul hayatı başlamıştır. Boşanmadan sonra mutlaka öğretmenine bilgi verilmelidir. Bu dönemdeki boşanmalarda okul başarısında düşme, hırçınlık, arkadaş ilişkilerinde bozulma, içe kapanma, dikkat dağınıklığı, anne veya babayı suçlama, onları bir araya getirme çabası olabilir.

Ergenlik dönemi:

Bu dönem farkındalığın en yüksek olduğu dönemdir. Ancak gene de davranış bozuklukları, anneye ve babaya düşmanca tutum, ders başarısında düşme, evden kaçma, kızgınlık, öfke nöbetleri, arkadaşlarıyla sorunlar, sigara ya da uyuşturucu kullanımı olabilir. Bu dönemde ergen iyi takip edilmelidir.

Boşanma durumundan çocuklar mutlaka etkileneceklerdir. Ancak bunu en az düzeye indirmek için öneriler:

Boşanma kararını anne ve baba birlikte söylemeliler.Çocuğun bu karara tepki vermesi doğal karşılanmalı. Hemen bu durumu kabullenmesi beklenmemelidir.Çocuğa durumu açıklamadan önce velayet ve görüşme günlerinin belirlenmiş olması gerekir.Anne baba çocuğa karşı açık ve dürüst olmalılar.Çocuklarına, kendilerinin ayrı yaşayacaklarını ancak anne ve baba sorumluluklarının ve ona karşı sevgilerinin devam edeceği sözü verilmelidir.Bundan sonraki yaşam şekli, ne zaman ve kiminle görüşeceği sade bir şekilde anlatılmalı.Görüşme gün ve saatlerine sadık olunmalı, olası bir değişiklik olacaksa en az bir gün öncesinden çocukla telefonla görüşerek durum açıklanmalı.Mümkünse önemli günlere boşanmış anne ve baba birlikte katılmalılar. Okulun ilk günü, diploma töreni, 23 nisan gösterisi gibi.Boşanılan eşe çocukla mesaj gönderilmemeli.Nafaka ya da çocuğun okulu ile ilgili para ödenmesi gerekiyorsa çocuk kullanılmamalı.Boşanılan eş hakkında çocuğun yanında konuşulmamalı.Boşanmış çift çocuğu alıp verme esnasında çocuğun yanında tartışmamalıdırlar.Boşanan çiftlerden birisinin devam eden bir ilişkisi varsa, onu çocukla tanıştırma konusunda acele etmemeli.- Boşanan çiftlerden birisinin ciddi bir ilişkisi varsa çocukla tanıştırabilir. Ancak çocuğu o kişiyle zaman geçirmesi konusunda zorlamamalı.Boşanan çiftlerden birisi evlenmeyi düşünüyorsa bu çocuğa makul bir şekilde anlatılmalı.Çocuğun sağlık problemlerinde mümkünse boşanmış ebeveyn destek olabilmeli.Çocuğunuzu karşı taraftan bilgi alması yönünde kullanmayın.Boşanma nedeniyle çocuk ebeveynlerinden birine yaptıramadığını diğerine yaptırmak isteyebilir. Bu konuda boşanmış ebeveyn tutarlı davranmalı.Bütün bunlara rağmen, davranış sorunları oluşmuşsa onu mutlaka bir psikiyatriste veya psikoloğa götürün. 3e7d0c8128264aeba112e9df7ec15a85

Evliliği devam ettirmenin ve korumanın 10 yolu

Aşk ve heyecanla başlayan iki kişilik evlilik hikâyesine özen gösterilmesi gerekir. Korunmayan evlilikler ya boşanmayla sonuçlanır ya da içi boş sözde bir evlilik kurumu olarak kalır. Psikiyatrist/Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney Konu Hakkında Bilgiler Verdi.

Çoğu zaman, evlilik öncesi dikkat ve özen kaybolur. Kişiler birbirlerinden yavaş yavaş uzaklaşır ve birbirlerine yabancılaşır. Sonrasında çoğu zaman "Ne oldu bize? Yabancılaştık. Artık seni tanıyamıyorum." sözleri hâkim olur. Bir kısım çift boşanırken, boşanmayan ama birbirinden uzaklaşan çift keyifsiz ve isteksiz olarak evliliğe devam eder. Oysa hayaller böyle değildir.

Evlilik yaşayan bir canlıdır. Nasıl ki her canlının ihtiyaçları varsa evliliğin de ihtiyaçları vardır. Bunları görmezden gelmek ya da önemsememek mutsuzluğa zemin hazırlar.

Sevginizi ifade edin:

Eşinizle ilgili olumlu duyguları ona ifade etmekten kaçınmayın. İlişkide iki tarafı da iyi hissettiren bir yoldur.

Evi bir cazibe merkezi haline getirin:

Evi sadece yemek yenilen ve eşofmanlarla koltukta televizyon seyretme mekânı olmaktan çıkarın. İki taraf için de eve gelmek heyecan yaratsın.

Sohbet edin:

Konuşmak bir sorunu ifade etmek, sorunları masaya yatırmak anlamına gelir. Ancak sohbet etmek kişileri içtenleştirir ve yakınlaştırır.

Birbirinize zaman ayırın:

Yorgun da olsanız, yoğun da olsanız, çocuklar ya da yemekle uğraşsanız da her gün mutlaka birbirinize zaman ayırın.

Ben diliyle duygularınızı ifade edin:

Karşı tarafın tutum ya da davranışından rahatsız olduğunuzda, sinirlenmek veya surat asmak yerine üzüntü duyduğunuzu ifade edin.

Beraber dışarıda zaman geçirin:

Zaman zaman herhangi bir amacınız olmadan (çocukların ihtiyaçları, alışveriş, yemek) sadece dolaşın belki bir bankta oturun ve sohbet etme ortamı yaratın.

Cinsel yaşantınıza özen gösterin, birbirinizle konuşun:

Cinsel olarak birbirinizden uzaklaştığınızda bu sorunu konuşun. Kişilerin cinsellik tutumları farklı olabilir. Cinsellikle ilgili isteklerinizi mutlaka dile getirin.

Eleştirirken ölçülü olun:

Karşınızdakinin yaptığı bir davranıştan dolayı genelleme yapmayın. Sadece o davranışa odaklanın ve o

sorunu çözmeye çalışın. Sen hep'le başlayan cümleler hiçbir şeyi çözmez.

Geçmişteki olumsuz olayları sürekli dile getirmeyin:

Geçmişi değiştirme şansımız yoktur. Dolayısıyla bugüne ve yarına odaklanın.

Başkalarına yakınmayın:

Evlilik iki kişilik bir durumdur. Aileye katılacak çocuklar dışında başkalarını ilişkiye katmak, eşinden dert yanmak, şikâyet etmek, akrabaları ve ana-babayı sorunların içine çekmek çözümü daha fazla zorlaştırır.

8a256ec5298140938d032c35f742a15d

Burcunuza göre Sevgililer Günü'nde nasıl bir tatil planlamalısınız?

14 Şubat Sevgililer Günü yaklaşırken, Ligarba Turizm Sevgililer Günü'ne özel burçlara göre en doğru tatil seçeneklerini belirledi.

1. Ateşler'in rotasında bolca körüklü, maceralı aşk rotaları var

Kalp atışlarına safari eşlik etmezse, Koç'un aşkı durulur! Ateş grubunun heyecan elçisi Koç burcu için sevgililik; coşkuyla atan kalp çarpıntısının kulaklarını tıkadığı bir müessesedir ve mantıkla olan bağlantısı kopuktur! Rüzgârın estiği yöne savrulmak varken erken rezervasyon yapıp kapana kısılmak, "kahvaltıyı şurada yeriz, öğle yemeğini burada, beş çayının ardından tamamladığımız müze gezisinden sonra kent meydanında çekirdek çitleriz" planlarıyla ruhlarını sıkıştırmak istemez, gelişine yaşamayı tercih eder. İyisi mi macerası bol bir tatilde bazen korkuyormuş gibi yapıp sevdiğinize sarılın, Afrika'da adrenalini yüksek bir safariye çıkın!

Uzaklara gitmeden kutlama mı olur? İşin içinde yabancılar olmazsa Yay çok bozulur

Yay için para pul, şan şöhret; yalandır bütün bunlar! Romantizm denen insan icadı da insanları bir şeylere bir yerlere bağlayıp özgürlükleri kısıtlamak için vardır. Bir tek sevgililer gününde alınan hediye de ne v. Yay, her daim yeni deneyimleri tercih eder, rutine girdiği anda vedasını edip sessizce gider! Yay'ı neyin mutlu ettiği bu denli belliyken onu yakınlardaki restorana götürüp "menüye gerek yok her zamankinden" dediğinizi, herkese tek elden dağıtılan kırmızı bir demet gül verdiğinizi düşündük de,(!) bu gece yalnız mı sona erdi sanki? İyisi mi ani bir manevrayla çıkagelip elinizdeki iki bileti gösterin, üç parça bir şey sırtlanıp "yolculuk var" deyin, Yay'ın gözleri fal taşı gibi açılır kalbi zaten yerini çoktan terk eder. Dev gorillerle tanışmak için Uganda'ya ne dersiniz? Yay dünden razıdır, pek tabi eşlik eder!

Sevgililer Gününün Yıldızı Aslan ışıldamazsa çatlar O

Aslan için işler biraz daha farklı tabi; lükse düşkünlüğü herkesçe bilinir, ödün vermediği kalitesiyle en çok o sevilir. Aslan severler Dubai'ye ne derler? Burj Khalifa'nın en yıldızlı tepesinde, restoranların en gösterişlisinde ismine yakışır bir sevgi kutlamasına bizce hiçbir Aslan hayır demez. Mücevher gibi parıldayan gecenin yıldızı olmak, sevildiğini tüm varlığıyla hissetmek ve harika bir sevgilisi olduğu bilgisini bir kez daha perçinlemek, Aslan'a koca bir yıl yetecek, teminat bizden!

2. Topraklar risk almaz, hiçbiri kaliteden şaşmaz

Boğa estetik harikası planıyla mest eder! Boğa'nın sevgilisi olmak, tümüyle sanatsal bir alanda kendine hareket alanı yaratmak için uğraşmak ya da sevildiğini bilip rahat etmek demektir. Zira Boğa yaşamında en çok huzur ve güven arar, yersiz hevesleri, macera peşinde aklı bir karış havada halleri yoktur, ne istediğini iyi bilir! Boğa ile aşk dolu bir ilişkisi olan herkes kendisini dünyanın şanslılarından sayabilir. Sadakat dolu bir bağ insanın karşısına her gün çıkmaz zira! Boğa için kaliteli menülerle şenlenmiş, mekan dekorasyonuna belli ki mimarı çok özenmiş, yatak odası ipek çarşaflarla süslenmiş her şey dahil bir otelde konaklama yakışır, Boğa Uzakdoğu semalarının masajına da bayılır!

Başak'ı memnun edin, tüm develer hendekten atladı bilin!

Başak hatayı gözünden tanır, her ayrıntıya dikkat kesilip mutlu olmazsa pişmanlıktan bayıltır. O yüzden her ayrıntısı tek tek düşünülmüş sağlam adımlar atmak, yapılan detaylandırılmış plana sonuna dek uymak gerekir. Başak'ın kontrolleri geçmez, 15 Şubat sabahı olup yüzünün güldüğü görülmeden atlattınız sayılmaz! Çalışkan insanlara bayılan, topluma faydalı üretimin her türüne katkı sağlamaya katılan biri olan Başak için Japonya ideal! Aşırı düzenli, senkron bir yaşamın içinde özel hayatını düşünmeye ihtiyaç duymayacaktır.

Oğlak kalabalık çekemez, samanlığa bakıp seyran görmez

Gürültülü mekanlar, fazla danslı samimi ortamlar, akışına bırakılmış serkeş hayatlar Oğlak'a fenalık geçirtir. E sevgililer günü için organizasyon yapmak istediğinize göre Oğlak'ı tanımış, katı kuralları olduğunu çoktan öğrenmişsinizdir. Siyah giyenler olarak katılacağınız gecenin kalitesi en az çevresindeki herkesin kendisine serin ve mesafeli bir saygınlıkla yaklaşması kadar önemli! Lezzet ve şıklığın buluştuğu, kırmızı şarabın yanında leziz peynirlerin hazır bulunduğu, harika bir geceye eşlikte klasik müziğin duyulduğu; Bordeaux'a ne dersiniz?

3. Hava'lar sınırsız eğlence, kıt romantizm sever!

Madem böyle bir gün var, haydi İkizler tadını çıkar. Çoğu İkizler sevgililer gününe romantik duygularla yaklaşmaz, beklentisini her zamankinden farklı bir boyuta taşımaz! Ancak İkizler zaten her daim beklenti içindedir, her şeyi çabucak tüketip erkenden sıkılırlar. Şık bir restoran, pahalı, ucuz hediyeler, güzel yemekler… İkizler'in hiç ilgisini çekmez! Ancak merakını cezbeden, yeni bilgi vadeden, zekâsını gıdıklayan tempolu seyahat planlarını pek sever! Kim bilir belki gün sonunda romantizm bile yolunu kaybedip ayağınıza düşer! Singapur, Phuket, Bangkok üçlüsüne ne dersiniz? Gez gez bitmez!

Her yıl 14 Şubat'ta kutlanan sevgililer değil, Terazi'ler günüdür

Sanata yatkınlığıyla bilinen, zarafetiyle gören gözün pasını silen, eşini de yanına en yakışanından seçen Terazi, Milano'da sevgilisini koluna takıp üç beş tur atmasın mı? "Bunlarda nereden çıktı" bakışlarını üstüne çekip, en şık haliyle sevgililer gününü modanın başkentinde gönlünce kutlamasın mı? Böyle uyumlu insan bulunmaz, istediği bir şey olmasa bile kavga çıkarmaz! Kolunda sevgilisi, çevresinde mercek altına alındığı hayran gözleri, gönlünce alışveriş turları attığı dev bir moda kenti, Terazi'nin keyfine diyecek olmaz!

Bir garip Kova'ya geldi sıra, önce bu özel günden bahsetmek gerek ama...

Kova aşktan sevgiden pek anlamaz, dostluk arkadaşlık deyin üstüne tuğla gibi kitaplar yazar! O yüzden sevgilisi varsa da ya evde pes turnuvası atmak için bilgisayar başına kurulur ya da milyonlarca arkadaşından birinin yaptığı plana dahil olur! Sevgililer günü iki kişilik özel bir organizasyon gerektirir deseniz anlamaz, romantik bir geceye zaten yanaşmaz! Kova özgürlüğünü tehdit ettiği yetmezmiş gibi bir de geleneğe dönüşen sevgililer gününden pek haz etmez. İstikamet Tayland, madem fark yaratmak en iyi bildiğiniz şey, buyurun kış ortasında yaz tatiline, iki yakın arkadaş gibi kulak atmaya!

4. Su'lar romantizm olmayan yerde saniye beklemez!

Yengeç sevdiğim yanımda olsun der, onunla da yetinir. Aile sıcağı, ana kucağı derken sevgilinin sıcacık göğsüne transferini ister, o nereye derse sualsiz peşinden gider. Ama her gittiği yerde tanıdık bir doku, bildik bir yapı, mutfağından bir lezzet görmeyi, tarihinden ortak bir öykü dinlemeyi de içten içe ister. Yengeç toprağından fazla uzaklaşınca, el memleketinde yabancılık çeker! Ne yakın ne uzak, ne kocaman ne misminik bir başkente gönderelim sizi, dar sokaklarında el ele gezme şansı verelim! Hem dibimizde olun hem uzak memlekette. Sophia'ya gitmeye ne dersiniz? Küçük bir otelde işletmecilere selam vermeden geçmez, şehir merkezinde aşk tazeler, birbirinize bakıp şükredersiniz.

Sevgililer günü yalnız kutlanır, Akrep gecenin karanlığında kayıplara karışır

Mistik havası, karanlık sokakları, kutsal mekânlarıyla Floransa tam Akrep'e göre! Gotik mimarisinden duyduğu haz, şehri saran açık hava galerisi heykellerinin estirdiği ezoterik rüzgar ve avuç içlerine hapsettiği biricik sevgilisiyle doyasıya yaşayacağı uzun bir gece Akrep'i bekliyor. Floransa gecelerinde yolculuk Akrep'in ilişkisine heyecan katacak, koca bir yılı aşk dolu geçirmesi için depolarını ağzına dek doldurmasını sağlayacaktır.

Balık nereye gitse cennetini avuç içlerinde taşır

En aşık Balık'a yılın en romantik tatili yakışır! Dünyanın neresinde olursa olsun, bulunduğu gerçekliği çabucak göz ardı edip kendini olmak istediği yerde hayal edebilir Balık. Düş kurma kabiliyeti çok gelişkin, gerçek aşkı bulunca mutlu olma arzusu çok yüksektir. Biz yine de aşk çeşmesine bir bozuk para attırıp, İspanyol merdivenlerinde oturtalım, Venedik'te saltanat kayığının, su kenarı evlerinin manzarası eşliğinde sevdiğinin yanı başında olmanın hazzını elimizden geldiğince yaşatalım. Balık sevgilileri özel ricamızdır; Balık'a iyi bakalım!

Sizin İçin SeçtiklerimizVikings: Free Online GameBu oyun can sıkıntısını sonsuza kadar bitiriyor!Vikings: Free Online GameReadBakeryDolabınıza Bir Bardak Pirinç Koyun, Görün Bakalım Neler Oluyor!ReadBakeryTrendyolAkıllı Bilekliklerde İndirim Başladı!TrendyolTaboola'danTaboola'dan f18631be0df148ceabebdddee87f2f9e

Dünyaca ünlü isimler Pandora lansmanında!

Pandora yeni mesajını ve koleksiyonunu Los Angeles'ta düzenlenen özel bir etkinlikle tanıttı. Dünyanın dört bir yanından, Game of Thrones'dan tanıdığımız Oyuncu Nathalie Emmanuel, Rolling Stones'un efsanevi şarkıcısı Mick Jagger'ın kızı Georgia May Jagger, Oyuncu Larsen Thompson, Margaret Zhang, Halima Aden, Tasya van Ree, ünlü model ve oyuncu Elisa Sednaoui, Coco Breezy gibi ünlü isimlerin katıldığı etkinliğe Türkiye'den Burcu Esmersoy katıldı.

Pandora, Sonbahar 2019 koleksiyonunu ve yeni #WhatDoYouLove mesajını özel bir etkinlikle sundu. piyasaya sürülmesiyle aynı zamana denk getiren marka, Pandora'nın pembe renginin dokunduğu gün boyu süren bir etkinlikte kutladı.

Pandora'nın dünya lansmanında ayrıca ilham perileri de tanıtıldı. Kadınların kendini ifade etme, eğlence ve farklılarını yansıtan ve destekleyen Pandora'nın ilham perileri; Model, Dansçı ve Oyuncu Larsen Thompson, Sanatçı Tasya van Ree, Yönetmen - Yazar ve Danışman Margaret Zhang, Model Halima Aden ve Georgia May Jagger ve Game of Thrones'dan tanıdığımız Oyuncu Nathalie Emmanuel'den oluşuyor. Her biri; tutkularını, karakteristik özelliklerini ve inançlarını ortaya koyarak kim olduklarını anlatıyor, hikayelerini paylaşıyorlar.

Dünyanın dört bir yanından gelen 400 misafirin katıldığı etkinlik, Los Angeles sokaklarını "Pandora Pembesi"yle, güçlendirme ve kendini ifade etme evrenine dönüştürdü.

Konuklar, Los Angeles'taki Loves Sokağı'nda Pandora'nın yeni mesajının yorumlandığı özel olarak hazırlanmış duvar resimlerini görmeye, elektrikli scooter'lar ile geldi. Sokakta, sokak sanatı aktivisti ve ünlü "İlahi Kadın – Divine Female Mural" isimli duvar resminin yaratıcısı C. Finley'nin önderliğindeki bir kadın sanatçı kolektifinin çalışmaları sergilendi.

Gece devam eden etkinlikte Coco Breezy de DJ performansıyla eşlik etti.

Sizin İçin SeçtiklerimizIcePopCouple Makes A Bet: No Eating Out, No Cheat Meals, No Alcohol. A Year After, This Is What They Look LikeIcePopRefinance GoldAt 61, Linda Kozlowski Leaves Nothing To ImaginationRefinance GoldJamaica VacationsSee The Best Adults Only Jamaica Vacations For Under $1000Jamaica VacationsTaboola'danTaboola'dan d53b9628a4514fbf8dd829739ce75f5f

Elektrikli Araç Sıvıları Sempozyumu, Petronas'ın Torino'daki AR-GE Merkezi'nde gerçekleşti

Elektrikli Araç Sıvıları Sempozyumu, Petronas'ın Torino'daki AR-GE Merkezi'nde gerçekleşti



Petronas, İtalya'nın Torino şehrinde bulunan küresel AR-GE Merkezi'nde Elektrikli Araç Sıvıları Sempozyumu'nu düzenledi. Dünyanın her yerinden alanında uzman kişilerin katıldığı etkinlikte, elektrikli araç endüstrisindeki en son yenilikler ele alındı.

Dünyanın en büyük petrol şirketlerinden Petronas'ın küresel madeni yağlar üretim ve pazarlama kolu Petronas Lubricants International (PLI), geçtiğimiz yıl İtalya'nın Torino şehrinde faaliyete açtığı Küresel Araştırma ve Teknoloji Merkezi'ndeki ilk Elektrikli Araç Sıvıları Sempozyumu'nu düzenledi. Dünyanın her yerinden alanında uzman kişilerin katıldığı etkinlikte, elektrikli araç endüstrisindeki en son yenilikler ortaya koyuldu. Uzmanların gelecekteki elektrikli araç teknolojisi trendlerini de tartıştığı etkinliğin dikkat çeken konuları arasında; elektrikli araçların madeni yağ pazarına olan etkileri, elektrikli araçlarda kullanılan sıvıların e-şanzıman ve batarya teknolojilerinin gelişimindeki rolü konuları yer aldı. Petronas Lubricants International Genel Müdürü ve Grup CEO'su Giuseppe D'Arrigo yaptığı değerlendirmede, "PLI olarak AR-GE yatırımlarımızı iki katına çıkartmayı ve bunun yüzde 75'ini CO2 (karbondioksit) emisyonlarını azaltmaya katkıda bulunan projeleri geliştiren araştırma ve teknoloji çalışmalarına harcamayı taahhüt ettik. Bu yılın başlarında Petronas IONA Elektrikli Araç Sıvıları ürün yelpazemizle, elektrikli araç pazarına girdiğimizi açıklamıştık. Temiz bir ulaşımı destekleme arayışımızın bir sonraki adımı olan Elektrikli Araç Sıvıları Sempozyumu; birlikte çalışma, olasılıkları değerlendirme ve daha temiz bir gelecek için ortak bir gündem belirlemeye yönelik bir girişim oldu." ifadelerini kullandı. "Elektrikli araçların entegrasyonu için işbirliği şart" Electric Vehicle Outlook Kurucusu ve CEO'su Roger Atkins ise sektöre ilişkin değerlendirmesinde: "Bu değişim son derece zorlu bir süreci içerisinde barındırıyor. Elektrikli araçların küresel mobilite eko sistemine hızlı bir şekilde entegre edilmesi için OEM'ler, akademisyenler ve dünyanın en zeki mühendislik ekipleri arasında daha önce benzeri görülmemiş bir işbirliği yürütülmeli. Bu doğrultuda bir araya geldiğimiz Elektrikli Araç Sıvıları Sempozyumu'ndaki tutkuyu ve birlikteliği görmek heyecan veriyor. İklim değişikliğinin zorlukları ve hava kalitesinin iyileştirmesi ancak gezegenimizin ulaşım araçlarının verimliliğinin en üst seviyeye çıkartılmasıyla sağlanabilir." diye konuştu. Elektrikli Araç Sıvıları Sempozyumu'nda sektörün elektrikli sürüş üniteleri ve bataryalara yoğunlaşan elektrikli araç teknolojileri ve sıvıları alanındaki, ilk küresel araştırmayla ilgili bulgular da paylaşıldı. FEV Danışmanlık ile işbirliği içinde yürütülen araştırmada, elektrikli araçların performans ve dayanıklılığını arttırma noktasında yenilikçi çözümlerin çok önemli olduğu vurgulandı. Tüketicilerin elektrikli araçlara ulaşım oranını arttırmak için bu teknolojilerin sürekli olarak iyileştirilmesi gerektiği sonucuna varıldı. Sempozyum kapsamında katılımcılar, Petronas tarafından elektrikli araç sıvıları geliştirme sürecinin temelini oluşturan deney ve çalışmaları izlemek üzere Petronas Küresel AR-GE Merkezi'nde ürün geliştirme laboratuvarı ve mekanik test tesislerini de ziyaret etti. 77fb14e369d84ad4abcb5b3ea134fa80

Göletteki balık ölümleri inceleniyor

Göletteki balık ölümleri inceleniyor



Bayburt Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, Hindi Göletinde ölü bulunan balıklarla ilgili numune alarak çalışma başlattı.

Bayburt merkeze yaklaşık 13 kilometre uzaklıktaki Hindi Göleti'nde sahile vuran ölü balıkları gören vatandaşlar durumu Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü'ne haber verdi. İhbar üzerine olay yerine giden ekipler, ölü balıklardan numune alarak incelemeye aldı. Amatör balıkçıların da sıkça kullandığı gölete girilmemesi ve karaya vuran balıkların yenilmemesi yönünde çevre köylerdeki vatandaşlar uyarıldı. Ekipler, balık ölümlerinin nedeni hakkında çalışmalarını sürdürüyor. Beşir Kelleci 5672aa32cb1f4e469a29c361156d7035

4 Ocak 2020 Cumartesi

Ünlülerin estetik öncesi ve sonrası halleri...

Ünlülerin hem estetikli hem de estetiksiz hallerini görmeye hazır mısınız?



Ünlülerin hem estetikli hem de estetiksiz hallerini görmeye hazır mısınız?
Estetik operasyon geçirmeyen ünlü yok gibi. Televizyonda, gazetede karşınıza çıktıklarında estetik öncesi hallerini merak ediyorsunuz. "Acaba önceden nasıldı?" diyorsunuz. Eski hallerini belki hiç görmediniz belki de unuttunuz.
 
İşte size ünlü isimlerin estetik öncesi ve estetik sonrası halleri...
 



2fdd8c06e25b47b4af721db4e07c308d

Hangi probiyotik kaynak ne kadar tüketilmeli?

Hangi probiyotik besini ne kadar tüketmeniz gerektiğini biliyor musunuz? İşte konuya ilişkin detaylar...



Hangi probiyotik besini ne kadar tüketmeniz gerektiğini biliyor musunuz? İşte konuya ilişkin detaylar...
Sağlıklı bir sindirim sistemi, bir yaşamın en önemli koşullarından birisidir. Sindirim ünitesi sağlıklı çalışmanın en önemli etken olduğu bağırsaklarımızda yaşayan flora bakterileridir. "Bağırsak mikroflorasının sağlığını korumak ve işlevlerini sağlamak için probiyotikler ve prebiyotiklere ihtiyaç vardır. Bu canlı mikroorganizmaların probiyotik, besinler yoluyla alınması, ince bağırsakta sindirilmeden direkt kalın bağırsağa geçme ve buradaki faktörleri içeren karbonhidrat türevli besinlere ve probiyotiklere. Kısacası prebiyotikler, probiyotiklerin besinleridir "diyen İstanbul Okan Üniversitesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Derya Fidan, açıkladı!
 
Probiyotiklerin vücudumuza 5 önemli etkisi!
Vücudu hastalıklardan korur ve bağışıklık içerisinde sağlamlaştırmak yardımcı olurlar.
Kanseri önleyici ve tedavi edici etkiler vardır.
İshal, mide rahatsızlığı, şişkinlik, gaz, hazlaplık gibi konularda önlemeye yardımcı olur.
Yiyeceklerin vitamin ve mineral emilimini artırırlar.
Kilo vermenize yardımcı olur.

 

 
Hangi probiyotik kaynak ne kadar tüketilmeli?
 
Peynir:
Sofralarımızda yer alan kısımların bulunduğu alandaki mikroorganizmaların en iyi probiyotik kaynağıdır. O kadar da probiyotikten faydalanmadığınızı gösterir.
 
Kefir:
Hep söylenir belki de ilk tercihtir, probiyotik devreye kefir. Tüketim sıklığı ve miktarıyla haftada 3 defa ikindi ara öğününüze alacağınız ev yapımı organik kefir, bağırsak floranızı güncel tutup sizi hastalıklardan koruma da büyük etkiye sahip olacaktır.
 
Nar ekşisi:
Konumuz probiyotik ise, organik ev yapımı nar ekşisi de yerini almalı bu listede. Lakin bu noktada dikkatle hazırlanmış bir şey hazır satılara pazar raflarını süsleyen nar ekşileri içeriği ile el yapımı nar ekşisi ile ayrılacak.
 
Elma sirkesi:
Onun derde deva niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz, elma sirkesi, probiyotik açısından değerlendirilebilecek nadide besinler bulunmaktadır. Elma sirkesi, fermantasyon işlemi için bir çok mikroorganizmaya sahiptir. Akşam yemeğinden sonra uyumadan 2 saat kadar önce 1 bardak ılık suya katılmış 2 yemek kaşığı kadar elma sirkesi, hem bağırsak sağlığımızı koruma da hem de insülin dirence tedavi etmek başarıya taşıyacak etkilere sahiptir.
 

 



960ed3e4acff4c75b6610aaebc802deb

2 Ocak 2020 Perşembe

Evde ekmek mayalarken nelere dikkat etmeliyiz?

Şef Zeynep Karahan evde ekmek yapımı ve dikkat etmemiz gereken konuları anlattı.



Şef Zeynep Karahan evde ekmek yapımı ve dikkat etmemiz gereken konuları anlattı.
Yapılacak olan her ekmeğin kendi cinsine göre mayalanma süresi değişir ancak bunu her ekmek için olması gerekenden biraz daha uzun mayalanmaya bırakırsak ekmeğin kalitesini artırmış oluruz. Hamurumuzun mayalanması için süresi kadar ortam sıcaklığı da önemli etkendir. Aynı şekilde ekmek hamurumuza koyduğumuz mayanın miktarıda yine hem lezzet hem de mayalanma süresi açısından çok önemlidir...
 



789e3171531d4064ab752fb4afc0eafa

Aç ayıcık oyunu (23 ay)

Bebeğinizin sevdiği bir oyuncak hayvanı ya da bebeği 'beslemesini' sağlamak ona kaşık kontrolünü öğretmenin harika bir yoludur.



Bebeğinizin sevdiği bir oyuncak hayvanı ya da bebeği 'beslemesini' sağlamak ona kaşık kontrolünü öğretmenin harika bir yoludur.
Kendinden küçük birinin beslenmesine yardımcı olarak kendi kendine beslenmenin ne kadar kolay olduğunu anlayacaktır. Bu aktivite, aynı zamanda empati kavramını, yani olaylara başkalarının bakış açısından bakabilmeyi (bu konsepti birkaç yıldan önce tam olarak anlayamayacak olsa da) öğrenmesini kolaylaştıracaktır.
 
Uygun yaş: 23. ay (daha küçük ya da daha büyük çocuklar da bu oyundan keyif alabilir!)
Gelişen beceriler: ince motor becerileri, hayal gücü, empati, kendi kendine beslenebilme
Gerekli malzemeler: Kase, kaşık, bebek önlüğü, elbezi, sevdiği bir oyuncak ayı ya da bebek
 
Nasıl oynanır? Oyuncak ayıyı bebeğinizin kolaylıkla ulaşabileceği bir sandalyeye yerleştirin. Kâseyi ve kaşıkları çıkarın ve açıklama yapın: "Ayıcığın karnı çok açıkmış. Yemek zamanı. Yedirebilir misin?" Varmış gibi yaptığınız yiyeceğin kararını bebeğinize bırakabilirsiniz.
 
Önlüğü bebeğinize uzatın ve ayıcığa giydirirken size yardımcı olmasını söyleyin. Sonra kâseyi ve kaşığı bebeğinize uzatın ve "Bence artık yemek için hazır." deyin.
 
Bebeğinizi ayıcığı beslerken onunla konuşması için teşvik edin. Örneğin şu şekilde önerilerde bulunabilirsiniz: "Ayıcığa yemeğini sevip sevmediğini sorabilir misin?" ya da şöyle bir şey: "Ayıcığın çok hoşuna gitti galiba!" ya da "Ne kadar mutlu görünüyor, değil mi?" gibi. Ancak çoğu zaman yalnızca oturun ve bebeğiniz işleri hallederken siz de keyfinize bakın.
 
İşi bittiğinde ona ne kadar iyi bir iş çıkardığını söyleyin ve "Vay canına, her yeri yoğurt oldu. Hadi ayıcığı temizleyelim." gibi bir şey deyin. Elbezini bebeğinize verin ve ayıcığın yüzünü silmesini isteyin; önlüğü çıkarttırmayı da deneyin. Bebeğinizle birlikte kâseyi, kaşığı, önlüğü ve elbezini yerlerine koyun. Bu oyunla yaşayacağı keyif, kendi kendine yemek yeme konusunda heyecanlanmasını sağlayabilir; dolayısıyla yemek hazırlamak için hazır olmalısınız!



5ca0c74e13214fb1adcbc9f204fe7b1b

7 günde beyni gençleştirme formülü

7 günlük bu programla hafızanızı güçlendirin!

Edinburgh Üniversitesi'nden Prof. Mark Lyth, 65 yaş üzeri tam bin kişi üzerinde denediği 7 günlük programla hafıza kullanımında %40'lık artış sağlamayı başardı. Peki o program neydi, nasıl çalıştı? Yanıt aşağıda.


Pazartesi

Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe yürüyerek, bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.

 


Salı

Sözlüğü açıp bilmediğiniz kelimeler öğrenin. Her saat başı bu kelimeyi cümle içinde kullanın ve günlük konuşmalarınızda kullanmaya çalışın.

 


Çarşamba

Yoga, pilates, müzik ya da meditasyon derslerine katılın. Tanımadığınız insanlarla konuşun. Akşam eve döndüğünüzde bu konuşmaların aklınızda ne kadar kaldığını düşünün.

 


Perşembe

İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Yolu karıştırarak uzatın. Akşam ise yol üzerinde dikkatinizi nelerin çektiğini yazın. Televizyonda belgesel ya da sayılar içeren ekonomi programları izleyip sonraki sabah ne kadarını hatırladığınıza bakın.

 


Cuma

Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alısverişe çıkarken hazırladığınız listeyi ezberlemeye çalışın. Buzdolabında olanlara göz gezdirin. Markette "Bundan evde var mıydı? Markası neydi?" diye düşünün.

 


Cumartesi

Yemeğinizi her zaman kullandığınız elinizle değil, diğeriyle hazırlayıp yiyin ve gözünüzü kaparatak duş alın.

 


Pazar

Sabah kalkıp 1 saat boyunca puzzle yapın ya da bulmaca çözün. Ardından yürüyüşe çıkarak bulmacadaki kelimeleri, puzzle parçalarını düşünün. Akşpam saatlerinde eve dönüp parçaları tekrar birleştirmeyi deneyin.

 


94c01198a6524d23815af9d80144213e

Soğuklar cildinizi yıpratmasın!

Soğuk havalarda kuruyan ve çatlayan cildimize doğru bakım yapmak çok önemli.



Soğuk havalarda kuruyan ve çatlayan cildimize doğru bakım yapmak çok önemli.
Soğuk havalardan belki de en çok etkilenen organımız cildimiz. Soğuk havayla yıpranıyor, kuruyor ve çatlıyor. Bu yüzden doğru ve etkili bakım yapmak, cildi temizlemek ve nemlendirmek çok önemli. Liv Hospital Dermatoloji Uzmanı Dr. Ahmet Günay kışın cilt bakımı için yapılması gerekenleri anlattı.
 
Ciltte problem yoksa evde bakım yapabilirsiniz
Cilt bakımı medikal bakım ve kozmetik bakım olmak üzere iki şekilde yapılır. Cildinde problem olanlar mutlaka bir dermatoloji kliniğinde bakım ve temizlik yaptırmalıdır. Ciltte problem yoksa cilt bakım uzmanlarınca ya da evde yapılacak uygulamalarla hem temizlik hem bakım yapmak mümkün. Evinizde de rahatça bakım yapabilirsiniz. Kuruyan cilde zeytinyağı doğal ve iyi gelen şeylerden bir tanesi ancak cildi akneli ve yağlı olanların bunu yapmaması gerekir.
 

 
Cildinizi havluyla değil peçeteyle kurulayın
Cildi doğru nemlendirmek çok önemli. Nemlendirme işlemi şöyle yapılmalıdır: Cilt temizce yıkandıktan sonra havlu kullanılmamalı. Havlu yerine peçeteyle ıslaklığı alınan nemli cilde nemlendirici sürülmelidir. Bu en doğru yöntemdir. Günlük temizlik cilt bakımı için çok önemli. Cildi derinlemesine temizleyen cilt bakımı ürünleri kullanılabilir.
 
Peelingle canlanın, ışıldayın
Akne izleri, hamilelik ya da güneş lekeleri gibi sorunları gidermek için cilde peeling yapılabilir. Ciltteki leke ve yağ izlerini yok etmek için öncelikle cilde organik ya da kimyasal asit sürülerek nötralize edilir. Soyma işlemi meyve asitleri ile yapılabilir. Meyve asitleri kullanılarak yapılan cilt soyma işlemi 20-30 dakika sürer. Roller yardımıyla meyve asitlerinin derinin alt tabakasına nüfuz etmesi sağlanarak cilt soyma işlemi gerçekleştirilir. Böylece deri yüzeyindeki hasarlı tabaka canlandırılır. Başlangıçta haftada bir uygulanan bu yöntemin sıklığı azaltılarak ayda bire düşürülür. Daha derin lekelerde kimyasal peeling uygulanarak derinin soyulması ve renginin açılması sağlanır. Son yılların en popüler uygulaması olan spot peeling yöntemiyle ise tek seansta daha hızlı sonuçlar elde edilir. Bu yöntemler sadece cilt lekeleri ve yara izlerinde değil aynı zamanda cilt yaşlanması yani anti-aging tedavisinde de uygulanır.
 

 
Evde bakım yöntemleri
Bol su için: Bol su içmenin, cildi içeriden nemlendirdiği bir gerçek. Sağlık açısından bir engel yoksa günde 2 litre su içilmesinde fayda var. Ancak çay ve kahve yerine su içilmeli. Çünkü çay, kahve gibi içecekler idrar yaptırıcı etkiye sahiptir, olan suyun da kaybına neden olurlar.

 
Nemlendirici krem kullanın: Soğuk havalardan cildiniz kuruyabilir, doğru kullanılan bir nemlendirici cildi bu etkilerden korur.

 
Kış aylarında da güneş koruyucu kullanın: Soğuk cildi kurutur, nemini alır, elastik liflerin kaybına kadar giden zararları vardır. Lekelerden ve yaşlanmadan korunmak için güneş koruyucuları sadece yazın değil kışın da kullanılmalı. Bunları seçerken kimyasal filtrelere ilave olarak fiziksel filtre de olmasına dikkat edilmelidir.

 
Cildinizi sık sık temizleyin: Yağlanma, akne oluşumuna ve mikrop üremesine zemin hazırlar. Bu nedenle yağlı cilt sık yıkanmalıdır. Sabun şart değil fakat kullanılacaksa antiseptik ve doğal olanlar tercih edilmelidir.

 
Sağlıklı beslenin: Sebze, meyve gibi vitaminden zengin yiyecekler tüketilmelidir. Yeterli bulamıyorsak, dışarıdan vitamin takviyesi olabilir. Bu amaçla Biotin, C ve E vitaminleri ve çinkonun önemi büyüktür.

 
Düzenli olarak spor ve egzersiz yapın: Cilt sağlığı için spor ya da egzersiz yapmak büyük önem taşıyor. Ancak kapalı spor salonları yerine açık havada yapılması daha faydalı olacaktır.

 

 



5a33e69d33594f9d843a66f84eeb21af